Son zamanlarda gündemden düşmeyen BEKA sorunu diğeri ise döviz kurları hakkında olacaktır.

 

“Beka”: kelime olarak kalıcılık, ölmezlik anlamına gelir. Bir devletin toprak bütünlüğünü, ahdi hukukunu ve anayasal düzenini iç ve dış tehditlere karşı koruması suretiyle hayatiyetini devam ettirmesi anlamına gelmektedir. Bu anlamda bu güne kadar yaşadıklarımız ortada iken bir Beka sorunun varlığını tartışmak bana doğru gelmemektedir. 

 

Eğer bir Beka sorunumuz yoksa bu güne kadar 40000 den fazla vatan evladını ne için şehit verdik? Sınır ve sınır ötesinde Mehmetçiğimiz neden operasyonlar düzenliyor?  Sınırımıza tırlar dolusu ağır silah ve mühimmatlar neden getirildi? Deaş vb örgütler hangi amaçla kuruldu? Bütün bunlar bir Beka sorununun var olduğunu ispatlamaya yetmez mi? Son birkaç yıla kadar kimse çıkıp bu vatanın evlatlarını şehit eden, bu vatanın topraklarında, bağımsızlığında gözü olan terör örgütünü savunamazken, bugün demokrasi ve ifade özgürlüğü diye bir batı uydurması ile bunu cesurca ve alçakça yapabiliyorlarsa beka sorunu yok denebilir mi?

 

Ben bu Beka sorunun sadece ülkeme yönelik olmadığını, asıl hedefin tüm İslam coğrafyası ve özelliklede Türkiye odaklı olduğunu düşünüyorum. Neden mi? bakın savaşın, gözyaşının dinmediği, yaşamanın anlamını yitirdiği yerler nereleri? Bu saydığım sıkıntıları son 50 yılda yaşamış bir batı ülkesi var mı? Suriye, Mısır, Libya, Irak ve Yemen de hangi dine mensup insanlar yaşamakta? Peki, geçen hafta Yeni Zellanda da bir ibadethanede öldürülenler hangi dine mensuplardı? Neden öldürüldüler? Artık kral çıplak ve güneş balçıkla sıvanmaz her şey bu kadar net ortada iken Beka sorunu diye bir şey yoktur demek bana birilerinin Türkiye bizim Müttefik ve dostumuzdur deyip her türlü çirkefliği yapmasına benzer.

 

Beka sorunu, aynı zamanda bu milletin dininden, tarihinden, örfünden kopartılması sorunudur. Şehirlerin imarından ziyade bu necip milletin ve evlatlarının yıkılan imanlarının imara ihtiyacı vardır. Bir başka Beka sorunumuz da toplum sağlığı açısından var ki; bu gün toplumun %80 hastadır. Genleri ile oynanmış tohumlarla, kimyasal gübre kullanımı ve buna benzer birçok unsurla halk sağlığı tehdit edilmektedir. Bu gidişle Beka sorunu olan sağlıklı bir milletiniz kalmayacaktır böyle biline. Ne yazıktır ki, idarecilerimiz bu basit önlemleri bile alamamaktadır. Sanırım beka sorunu ile ilgili bu kadar örnek yeterli olacaktır.

 

Gelelim döviz kurlarındaki hareketliliğe; eğer yazılarımı düzenli takip ediyorsanız ki hala arşivde mevcut bir önceki yazılarıma bakabilirsiniz. Sizlerle orada kurların yukarı veya aşağı hareket etmesi durumunda takip etmeniz gereken seviyeleri tek tek yazmıştım ve seçime kadar 5.67-5.75 hatta 6.20 li seviyeleri görebileceğimizi belirtmiştim.

 

Adamlar kurnaz bizimkiler ise öfkeli. Bir bahane bulup zayıf noktamız olan dolar kuru ile bizi özelliklede mevcut hükümeti alaşağı etmek istiyorlar. Kim gelirse gelsin bu kısır döngüden kurtulmamız çok zor. Yine diyorum düşmanlıklarını bu denli açıkça sergileyen bu hainler çok kilit noktalarımıza adamlarını yerleştirmişlerdir. Dün S-400 ler, bugün Golan tepeleri bahane olur yarın başka bir sebep gösterilerek döviz kurları ile halk ekonomik açıdan tedirgin ve huzursuz edilmek istenecektir.

 

Bugün işlerin durma noktasına gelmesindeki en büyük etken döviz kurlarındaki belirsizliktir. Aylardır sosyal medyada dolar 8-10 tl yazılıp duruyor. Ekonomi kurmayları çıkıp bu ülkede bir daha dolar asla geçen seferki gibi yükselemeyecektir güvencesini veremiyor. Bu güvenceyi veremediği içinde kimse yatırım yapmaya cesaret edemiyor. Bu güveni verdiğiniz anda ekonomide canlanma başlayacaktır. Aksi halde herkes kendini düşüp dolara hücum edecektir. Seçim sonrası ne değişir diye soranlara eğer iki büyük il Ankara ve İstanbul değişmese bir şey değişmez biri giderse yeni bir seçim isteği daha kapımızda olacak demektir bu da yeni bir belirsizlik ve kurlarda akıl almaz yükseliş demek olacaktır. Şimdilik burada noktayı koyalım. Kalın sağlıcakla Allah bu milleti tefrikaya düşmekten korusun.

 

Halil Akan