Bilal Soykan ve Osman Karaoğlan ve Hasan Akcan, HASAN YAZICI
Çetinler Kereste İnşaat Akyazı
Ellidört Park

RESEPSİYON VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ…

2010-11-04 00:00:00
3354 OKUNMA

Mehmet TAŞTAN

 Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün verdiği resepsiyon hem öncesi hem de sonrasında ülke gündemini fazlasıyla meşgul etti.

Önüne gelen herkes bir şeyler konuştu…

Konuşan konuşsun ama çözüm içinde adımlar atılsın…

Cumhurbaşkanı Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül ise bir gazetecinin ''Resepsiyon çok stresli bir süreçte hazırlandı'' şeklindeki sözleri üzerine, ''Biz olgunuz, sabırlıyız. Her şeye de alışığız'' değerlendirmesini yaptı.

Bundan güzel bir değerlendirme olur mu?

Ülkemde bu yaşananları düşünürken Hüseyin BAYHAN’IN bir yazısı e-mail kutuma düştü…

 

 Bayhan ‘’Derdi Bal Olanın; Sabrı Dağ olur’’ diyordu…

 

—Sen sadece bal yapmayacaksın ki, ey kovan hasretiyle yanarken bile güzellikleri gönül havanında dövüp, akıllara durgunluk verici mahsule çevirmesini bilen arı. Sen peteğine kâinatı sığdırıp, kanatlarında arşı taşımanın örneğini verecek, konduğun her çiçeğin lisanını çözmeye çalışacaksın.

 

Çiçeklerin narin yapraklarına buseler kondururken onlara sevgi sıcaklığını kana kana tattıracak, köklerin kara topraktan emdiği suyu, havadan bir nefes, güneşten bir yudum alarak, o güzel kokuya, o muhteşem renge ve o tarifsiz tada dönüştüren nebatın özünde, Yaratan’ın gücünü bulup tefekküre dalacaksın.

 

Tefekkürü, zerrede Allah’ı bulma, görme, tanıma ve kavrama sanatı olarak göreceksin.

 

‘Çözümü varsa ben çözerim, yolu varsa ben bulurum.’ diyeceksin.

 

Ne yolunun üstündeki engelleri kaldırmakta basiretsiz gördüğün dünü suçlayacak, ne de, ‘Yeter artık gerisini de benden sonra gelen yapsın!’ kolaycılığına kaçacaksın.

 

Çünkü sen ideal dava eri olmanın üstün vasıflarını üzerinde taşıyorsun ve yüklendiğin bu mukaddes yük,

 

Her durduğunda sırtında şaklayan bir kamçı,

 

Her adımında sana bu yükü yükleyenin sevgisini katre katre sunan bir kâse,

 

Her yorgunlukta seni teselli eden efsunlu bir dokunuş olacak.

 

Yolunun üstüne her zaman, usaresi bol çiçekler çıkmayacak tabi. Nice kuru dikenlerden bir zerre bal almak için gezecek, yüzün gözün tırmıklar içinde dönecek, ama ‘Eyyüp sabrından’ bir nebze sergilemenin heyecanını, lezzetini yaşayacak, yüzündeki her çiziği, gayretinin silinmez şahidi olarak şerefle taşıyacaksın.

 

Üzülme, gün gelip, sana balın zerresini vermemekte direnen nebat, bahtsızlığına yanacak.

 

İşin zor, yükün ağır, fakat bu, imkânsızı lügatinden silenler için mühim değil. Her güzel iş için kollarını sıvadığında, bir hain el, göz kapaklarına kilolarca ağırlıktaki uykuyu asacak.

 

Üst kirpik, alt kirpikle yıllardır hasret çeken sevdalılar gibi buluşacak. Birbirinden ayrılmamak için sarılacak.

 

Yüklendiğin misyonun büyüklüğünü düşünerek, kirpiklerini birbirinden ayırmaya, göz bebeğine, vazifenin üstünde çalışabilecek bir aralık açmaya gayret edecek ve mutlaka başaracaksın. Gecelerin ilerleyen vakitlerinin derin karanlığını aydınlığa çeviremeyen hiçbir gayret başarıya imza atamaz.

 

Çilesinin doruğuna çıkmadığın hiçbir davadan netice bekleme, zîrâ Rabbim, ızdırabını yaşamadığın, külfetini çekmediğin nimeti nasip etmez.

 

Korkma, yanına vardığın, üstüne konduğun ve çiçeklerine buse kondurduğun hiçbir bitki senden incinmeyecek.

 

Sen, misafiri eli boş çevirmemek adına sana kucağını açan her bitkinin çoğalmasına, gümrahlaşmasına vesile olacaksın. Sana damla veren, senden derya kazanacak. Her ne kadar yaptığın baldan, usaresini aldığın çiçekler değil, başkaları istifade edecek ise de, sen de çiçeklerin seni tanımasına ve çoğalmalarına vesile olacaksın.

 

Ucuz kahramanlıklara asla iltifat etmeyecek, gün gelip ejderhaların üstüne yürüyecek, gün gelip yaban arılarının uzağından sıvışacaksın. Sana, misyonuna zararı olan hiçbir zevkin içinde olmayacak, tûl-ı emelle dolmayacaksın.

 

Ve bu sabrının karşılığında, kara bir kovanın içinde, hesap makinesiz, metresiz, cetvelsiz, gönyesiz, iletkisiz, logaritmasız, türevsiz, integralsiz, hep birbirinin aynı mükemmel altıgenlerinle akıllara durgunluk veren bir eser ortaya koymanın huzuruyla ödüllendirileceksin.

 

Sadece şekille mi?…

 

Hayır, lezzet üretmek üzere kurulan fabrikaları kıskandıran bir tatla, kokuyla, kıvamla, besin değeri ve kalori özelliğiyle dilleri susturacak, başları döndüreceksin.

 

Ve herkes anlayacak ki; arı sabrı olmadan bal yapılamaz…

 

Ve yine herkes anlayacak ki; derdi bal olanın, sabrı dağ olacak

 

Bir gün gelecek bu resepsiyon adı altında yaşananları konuşmuyor olacağız…

Ne kadar boş işler ile ülkeyi meşgul etmişiz diyeceğiz…

Evet dertliyiz, çünkü yaşananları tasvip etmiyoruz…

Dertliyiz gönlümüz kırgınlık ve küskünlüklerden yana değil…

Dertliyiz gönlümüz dosta düşmana karşı birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmeden yana…

Derdimiz var ise sabrımızda olacak…

Sabırlı olacağız, olgun olacağız, alışık olacağız ki dik durabilelim, verimli olabilelim…

Haftaya görüşmek üzere…

 

YORUM YAZ

ADINIZ SOYADINIZ:
YORUMUNUZ:

Diğer Yazıları

Bekirpaşa kavşağında kaza
1 / 15
BELLONA

YAZARLARIMIZ

   

EN ÇOK OKUNANLAR

EN ÇOK YORUMLANANLAR

AKYAZI HABER

Arşiv Haber Arama

Green Garden