Bilal Soykan ve Osman Karaoğlan ve Hasan Akcan, HASAN YAZICI
ÇAĞRI OTOMOTİV
Toprak Turizm

İSLAMİYETİN “GÜÇ KAYNAKLARINI” KURUTANLAR

2015-07-06 00:00:00
2396 OKUNMA

İsmail KUMBUZOĞLU

Sevgili dostlar.25 yıl öğretmenlik yaptım. Çocuk sevgisi kadar doyumsuz haz olamaz. Çocukların yaramazlığı ve her türlü taşkınlığı, adeta bir tiyatronun sahneye konulması gibi gelir eğitimciye. Çocuk bir ateş olsa, ona ilim ve irfan aşılamak da, o ateşe ısınmaktır.

Öğretmenliğim süre içerisinde, çok yaramaz olanları olmuştur elbette. Ama hiç bir öğrencimi, yaramazlığı nedeniyle okuldan kovmadım. Buna vicdanen  hakkım ve kanunen de yetkim yoktu. Mesleki formasyonumu kullanarak, bir şekilde ” hizaya” getirmeyi başardım.

Tarihte en yaramaz çocuk, ampulü bulan ünlü mucit Edison’dur. Annesi ve babası, bu çocuktan o kadar bıkmışlar ki, Onu apar-topar alıp 35 km uzakta ikamet eden anne annesinin yanına götürüp adeta atmışlar. Bir kaç yıl sonra, 12 yaşında iken algılama eksikliğinden okuldan uzaklaştırılmıştır. Ve bu çocuk, ampulü bulan bir mucit olarak dünya ilim tarihine geçmiştir.Edison, hepimizin evinde ve hayatında yaşıyor.

Neyi anlatmak istiyorum? Genel olarak “yaramaz” diye tabir edilen hareketli, çok konuşan, devamlı soru soran, yerinde duramayan çocuklar zeki olur. Tıpkı Edison gibi. Bu tip çocuklarda potansiyel enerji hakimdir. Bu enerjiyi faydalı “Güç” haline ancak becerikli bir eğitimci getirebilir. Kontrol edilmeyen güç zarar getirir. Ama kontrol edilmesi halinde, Edison’lar ortaya çıkar.

Bizde de böyle bir torun var. Adı, Abdurrahman. Henüz 6 yaşına yeni girdi. Müthiş bir zeka. Engin bir yorum kabiliyeti. Muhakeme gücü dorukta. Sevimli mi sevimli. Bakın bakalım fotoğrafına…..Ne yazık ki, yukarıda izah edilen “kategorik alanın” mağdurlarından.

Yaz sezonu Camilerde verilen  Kur’an  öğretimi için Abdurrahman’ın kaydını yaptırdık. Camimizin imamı ile, namaza gittiğim için her gün görüşüyorum. Buna rağmen, benim bilgim olmadan bizim Abdurrahman’ı kurstan attı. Çocuk akşam beni görünce,yarı ağlamaklı, titrek ve masum bir eda ile, ” Dedeciğim, hoca beni kovdu” diyerek, belki de çocukluğunun en acı hatırasını anlatmaya çalışıyordu. Bir eğitimci, İlkokul öğretmeni olarak İmamla görüştüm. Ancak netice alamadım. Ve inanın dostlar, bu çocuk her sabah ağlayarak, ” Camiye gideceğim, arkadaşlarımı özledim” diyerek içini döküyormuş. Ben erken iş yerime gittiğim için, bana eşim anlattı.

Evet sevgili dostlar. Ben her zaman söylüyorum. Aha yine de söyleyeceğim. İslamiyet'e en büyük zararı yine biz Müslümanlar veriyoruz. Güzel Dinimizin  “Güç Kaynaklarını” yine bizler kurutuyoruz. Uzun vadeli yatırımlara set çekiyoruz.

Bu sadece bir “Abdurrahman meselesi” değil. Çok ama çok üzülüyorum. Bunun bir çaresi yok mu arkadaşlar? Kur’an-ın dediklerini ve bir de, demek istediklerini bir anlayabilsek. Ama önce “Eğitimcilerden” başlamak gerekir değil mi?. Çünkü sizlerin de  “Abdurrahmanları” var. Bu yazı, imamımızı ya da tüm imamlarımızı suçlama veya  şikayet yazısı değildir. Topyekun bir eğitim meselenin dillendirilmesi yazısıdır. Ne yapalım. Abdurrahman’ı da, seneye bir daha deneyeceğiz. Tıpkı Edison’un anneannesi gibi.

Selam ve dua ile.

YORUM YAZ

ADINIZ SOYADINIZ:
YORUMUNUZ:

Diğer Yazıları

Bekirpaşa kavşağında kaza
1 / 15
Murat Optik

YAZARLARIMIZ

   

EN ÇOK OKUNANLAR

EN ÇOK YORUMLANANLAR

AKYAZI HABER

Arşiv Haber Arama

Green Garden