Bilal Soykan ve Osman Karaoğlan ve Hasan Akcan, HASAN YAZICI
İNOĞLU YAPI ÇELİK PREFABRİK YAPILAR
Batakköylü Düğün Salonu

GÖÇ ETMEK Mİ ZOR, GÖÇ EDENİ KABUL ETMEK Mİ ?

2022-06-10 18:08:17
2441 OKUNMA

Mine YILDIRIM

Sakarya Üniversitesi tarafından 17-26 Mayıs 2022 tarihlerin de “Hoşgörü Gazeteciliği: Medya da Yabancı Düşmanlığından Nasıl Kaçınılır?” konulu, dünyanın farklı ülkelerinden gelen akademisyen ve medya alanında uzman eğitimciler tarafından gerçekleştirilen yerli ve yabancı basın medya mensuplarının yer aldığı Çalıştay, “Atölye Çalışması”na 2 gün katılma fırsatı buldum. Bu konudaki değerlendirmelerin akademik sonuçlarını dinledim ve şimdi sizlere aktaracağım.
 
Bizlerle yakından ilgilenen Proje Koordinatörü Sakarya Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Nesrin Kenar, konuyu akademik tabirle “Zenofobi” olarak tanımladı. Zenofobi “Yabancılara karşı duyulan düşmanlık ya da korku” anlamı taşımaktadır. Bu konuda hocamıza katılmıyorum, benim ülkem de belki çok az kişi haricinde yabancılardan ne korkan, ne de düşman olan var. Sadece ülkemizin demografik ve kültürel yapısı başta olmak üzere bir çok konuda endişeliyiz. Bu endişe çok haklı bir endişe..
 
İngiltere ve Fransa’da akademik çalışmalara imza atan, “İnsan Hakları Gazeteciliği” kitabının yazarı, Sierra Leone Cumhurbaşkanı Basın Danışmanı Dr. Ibrahim Seaga Shaw ‘dan açıklamalar dinledik. Shaw; “Ben hem gazeteciyim hem de mülteciyim. Hikayenin her iki tarafında da yer alma şansım oldu ve oldukça zorlandım.” diyerek başladığı konuşmasında ülkesinde sık sık hapse atılmasına rağmen yılmadan gazeteciliğe devam ettiğini, daha sonra yurt dışına çıkarak İngiltere ve Fransa’da bir süre yaşadığını, durum normalleştiğinde ülkesine döndüğünü anlattı. Konuşmasını “insanlar keyifleri için ülkelerinden ayrılmıyor” diyerek bitirdi. Dr. Shaw'ın hayat hikayesi beni oldukça etkiledi. Sahiden göç etmek mi zor, göç edeni kabul etmek mi ?
 
Mültecilik, hukuki bir statüdür. Dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm gören veya göreceği korkusu ve endişesi taşıyan, bu sebeple ülkesinden ayrılan/ayrılmak zorunda bırakılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek isteyemeyen, iltica ettiği ülke tarafından endişeleri haklı bulunan kişilere “mülteci” adı verilir. "Sığınmacı" ise mülteci olduğu iddiasıyla ülkesini terk eden ama mültecilik statüsü başvurusu kabul edilen kişidir. 
 
Ülkemize kitlesel akınla gelen Suriyelilere sağlanan koruma uluslararası literatüre göre, “Geçici Koruma”dır. Geçici koruma, kitlesel akın olaylarında acil çözümler bulmak üzere geliştirilen bir koruma biçimidir. 
 
Yapılan konuşmalardan edindiğim bilgiler şunlardır;
 
Ülkemizde yabancılar için harcanan para tamamen Avrupa Birliği tarafından gönderildiği ve onlara yapılan sağlık harcamalarından, eğitim masraflarına, konut harcamalarına kadar her türlü harcama Avrupa Birliği tarafından finanse edildiği. Türkiye Cumhuriyeti şimdiye kadar hiçbir zaman kendi bütçesinden Suriyelilere aylık bağlamadığı. Türkiye’de Geçici Koruma veya Uluslararası Koruma altında olan ve belli kriterleri sağlayan kişilere, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve ismi Sosyal Uyum Yardım (SUY) olan aylık cüzi miktarda destek verildiği. Bu para Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin hepsine değil sadece belli kriterlere sahip kişilere verildiğidir. 
 
Suriyelilerin istediği Üniversiteye sınavsız giriyor başlığı altındaki konuşmada da edindiğim bilgiler şunlardır;
 
Türk vatandaşı olmayan her öğrenci yabancı öğrenci statüsündedir. Suriyelilerin ne devlet üniversitelerinde ne de vakıf üniversitelerinde diğer yabancı uyruklu öğrencilere göre bir avantajı olmadığı. Bir yabancı öğrencinin devlet üniversitesine girmesi için Yabancı Öğrenci Sınavına (YÖS) girmesi gerektiğidir. 
 
Her Üniversitenin yabancı öğrenci için YÖK tarafından onaylanan bir kontenjanı vardır. Yani Suriyeliler sınava girip tüm şartları sağlasalar ve parasını ödeseler bile kontenjan sınırı olduğu için istedikleri üniversitenin istedikleri bölümüne kayıt yaptıramazlar. Devlet Üniversitelerinde Türk öğrenciler için 1. Öğretimler ücretsiz, 2. Öğretimler ise ücretli iken, YÖS sınavı ile üniversiteye  giren yabancılar için hem birinci öğretimler hem de ikinci öğretimler ücretlidir. Ben Üniversitelerimizde azınlık olmak suretiyle yabancı öğrenci ağırlamanın, o Üniversiteye prestij kattığı düşüncesindeyim. 
 
Genel olarak Sakarya Üniversitesi güzel bir projeye ev sahipliği yaptı. Bundan dolayı gurur duyuyorum. Farklı farklı çalıştaylar ülke geneline dalga dalga yayılmalıdır. Çalıştay’ın konusuna gelince akademik sonuçlar, düşünceler, konuşmalar benim ülkemin demografik ve kültürel yapısı konusundaki endişemin azalmasına olanak sağlamadı. Halen aynı endişe içerisindeyim. Asla bir yabancı düşmanı değilim fakat akınla yapılan göç karşıtıyım. Sizlerin de bu konuda ki düşüncelerinizi merak ediyorum. Düşüncelerinizi mineyildirim@akyazihaber.com mail adresimle paylaşırsanız ilgi ile okumaktan keyif duyacağım.
 
Sakarya Üniversitesi Proje Koordinatörü Dr. Nesrin Kenar, İnsan hakları gazeteciliği kitabının yazarı, öğretim üyesi ve iletişim başkanı Dr. Ibrahim Seaga Shaw, Nepal’den katılan Dr. Pradeep Dhakal, Birleşik Krallık medya eğitimcisi Dr. Senthan Selvarajah, Hindistan Gazeteci ve Medya eğitimcisi Dr. Tabeenah Anjum, Nepal akademisyen Dr. Roshan Pokharel, Nepal Araştırmacı Dr. Lalit Jung Shahi, Barış araştırmacı Dr. Rajib Tamilsina, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Gazetecilik bölüm başkanı Öğretim görevlisi Zülfikar Özçelik ve konuşmaları tercüme eden Selçuk Yatkın’a teşekkürlerimi sunuyorum. 
 
Faydalı Olabilmesi Dileğiyle..
Mine YILDIRIM

YORUM YAZ

ADINIZ SOYADINIZ:
YORUMUNUZ:
Başkan Yüce bu sözlerle veda etti
1 / 15
Murat Optik

YAZARLARIMIZ

   

EN ÇOK OKUNANLAR

EN ÇOK YORUMLANANLAR

AKYAZI HABER

Arşiv Haber Arama

Green Garden