Levent SERDAR
Kucağında ki bebeği almış, mezarın üzerinde sıyor. Sonra geri çekiyor. Tekrar kabrin üzerine bebeğini getiriyor. Yine sıyor. Bu işlemi üç kere tekrarlıyor. Sonra başka biri aynı şeyi yapıyor. Bu olay Keremali Dağı'nda zirvede şehitlik olduğu iddia edilen yerde oluyor.
Orada gerçekten bir şehitlik olup olmadığını merak etmiştim. Bazı kaynaklarda İstanbul'un fethi için gelen sahabelerden Abdülkerim isimli bir sahabe efendimizin vefat etmesi üzerine burada defnedildiği rivayetine ulaşmıştım. Kesin bir kanıt yok. Olsa da sonuçta burası bir kabirdir. Kabirden istekte bulunmak ise açıkça Allah'a ortak koşmaktır.
Sonra dayanamayıp bu hanımefendilere ne yaptıklarını sordum arkadaşının yaptığını söyledi. Peki, neden? Bebeğin inançlı olması için dedi. Vahi sizler şirke giriyorsunuz, dedim. Kabirden medet ummak şirktir. Pek ciddiye aldıklarını söyleyemem.
Sonra bir takım kişilerin bir taşa hürmet ettiklerini gördüm. Güya taş ağlıyormuş. Koca kayanın üzerinde kuytu bir alan oluşmuş. Kimi zaman yağmur suları birikiyor. Kimi zaman gelen geçen su döküyor. Bende affedersiniz tükürdüm az daha dayak yiyecektim. Taş ağlar mı? Bu düpedüz putperestliktir, dedim. Ama kime ne anlatıyorsunuz.
Bunların arasında namaz kılan, oruç tutan, hacca gidenler var. Bilmedikleri ya da anlayamadıkları şu; sanki Resullulah efendimiz gelmeden önce namaz kılan, oruç tutan veyahut hacca giden yokmuş, zannediyorlar. Sanki kâfir diye tanımlananlar ateistmişler de Allah'ı bilmiyorlarmış. Hayır, çoğu Allah'ı biliyordu. Ama onların 360 putları ve en büyüğü Hübel denilen baş putları da vardı. Bütün işlerini onun önünde çektikleri yedi adet fal oku ve üzerinde yazılanlara göre karar verirlerdi. Yeni doğanları, soyların asilliğini belirlenecekleri, evlenecek olanları buraya getirirlerdi. Bu put Kâbe’nin için de Hz. İbrahim tarafından kazılmış olan kuyuya ondan sonra gelen nesiller tarafından oturtulmuştu. İnsan suretinde kırmızı akit taşından yapılmıştı. Kırılan bir kolu altın olarak tamir edilmişti. Resullulah tarafından Mekke'nin fethi sonrası ilk yıkılan sonra parçalanan put idi.
Kâfirlerde hac ibadeti yaparlardı. Ama Müzdelife'ye kölelerin girmesi yasaktı. Yine günümüzde ki gibi tavafları Yedi şavtla(Kâbe etrafında bir dönüş şavt; Yedi şavt bir tavaf) olurdu. Başlangıç yine Hacerül Esved'di fakat bedevi olanlar çıplak tavaf yaparlardı. Hep birlikte el çırpıp farklı danslar ve şiirler okurlardı. Bunun gibi günümüzdeki hac ibadetiyle farkları vardı.
Bugün Yahudilerin on emri, Hıristiyanların ya da Budistlerin inançlarının bir kısmı İslamiyet’e uygundur. Çünkü Allah katında tek din İslam’dır. Kaynağı bir olan bu dinler. Hz. Âdem’le başlamıştır. Zamanla insanlar tarafından tahrifata uğramış. Ve yanlış inançlar gelişmiştir. Semboller oluşturulmuş bunlar zamanla putlaştırılmıştır. Şirk işte budur. Bu kâfirleşme temayülüdür. Âlemlerin Rabbinin koyduğu kanunları bilinçli ya da bilinçsizce değiştirmektir. Rabbimizin emri olmayan bir şeyi sanki onun emriymiş ya da dine uygunmuş gibi söylemek ve uygulamaktır. Şirk bizlere çok yakındır ve günümüz inananlarının en büyük yanılgısıdır. İman avuçta tutulan kor bir ateş olmuştur. Sürekli birbirimizi bu konuda uyarmak çok önemli bir hal almıştır.