Çetinler Kereste İnşaat Akyazı
Batakköylü Düğün Salonu

BU KADAR AÇGÖZLÜLÜĞÜ NE DOYURACAK !

2022-04-12 18:32:35
3739 OKUNMA

Mine YILDIRIM

Merhaba Değerli Okurlarım;
 
Ben Mine Yıldırım. Bu ilk yazım ile beraber bundan sonra bana ayrılan köşemde sizlere yazılarımı, görüş ve bilgilerimi aktaracağım. Sürç-i lisan olursa af ola.
 
Malum Ramazan ayında, Ramazan’dan bahsetmesek olmaz. Bu konuya değinmemdeki sebep Ramazan ayı girmesiyle üzülerek söylüyorum ki bazı fırsatçıların etiket fiyatlarını artırarak fırsatçılık peşinde koşması oldu. Yılbaşında Yılbaşı indirimleri düzenlerken, Ramazan’da Ramazan bindirimleri düzenler olduk. Paraşüt hızıyla indirim yapanlar, Ramazan’da füze hızıyla zam yapıyorlar. 
 
“O kadar Müslümanız ki, Yılbaşı’nda kampanyalar, dev indirimler, tüm vitrinler baştan aşağı süsleniyor.. Ramazan’da zam üstüne zam yapılıyor !” Her şeye zam yapanlar, aleni bir şekilde gramajdan çalanlar bu mübarek aylarda kazançlarına kazanç ekliyor. Oysa ki Büyüklerimizin dilinden düşmezdi eskiler; Ahh nerede o eski Ramazanlar.. 
 
Sahi nasıldı eski Ramazanlar? İşte unutulmuş Ramazan Ahlakı..
 
RAMAZAN HİLAL MÜJDESİYLE BAŞLARDI
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Ramazan’ın ne zaman başlayıp biteceği şimdiki gibi aylar öncesinden belli olmazdı. İftar ve sahur vakitleri güneş ve ayın hareketlerine göre belirlenirdi.
 
EVLER, SOKAKLAR TEMİZLENİRDİ
Eskiden, ‘Üç Aylar’ dediğimiz vakitten itibaren, gelecek hatırlı misafir için hummalı bir hazırlık başlardı. Şehir ve köylerde Ramazan ayı yaklaşınca herkes Ramazan hazırlığı yapardı. Mutfakların eksiği tamamlanır; evler, camiler ve sokaklar temizlenirdi.
 
CERRE ÇIKMAK
Medrese tatilleri Ramazandan hemen önceki Üç Aylar’da veriliyordu. Öğrenciler hem dinlenip hem de yeni deneyimler edinebilsin diye farklı bölgelere gönderilirdi; buna Cerre çıkarmak denirdi.
 
NARH DEFTER: EKMEK FİYATLARI SABİLENİYORDU
Ramazan ayında kimse aç kalmasın, karnını doğurmakta zorlanmasın diye ekmek ve temel ihtiyaç fiyatları devlet tarafından sabitleniyordu. Böylece Osmanlı halkı gıda satan dükkanlardan kolaylıkla Ramazan alışverişini yapabiliyordu.
 
ZİMEM DEFTERİ
Ramazan ayı geldiğinde varlıklı insanlar, hiç tanımadıkları insanların borçlarını öder; borcu olan borcu ödeyeni, borcu ödeyen borcu olanın kim olduğunu bilmezdi.
 
ZAMLAR DA RAMAZANDAN SONRA
Eğer bir ürüne fiyat artışı yapılacaksa, bu tarih halkın sıkıntıya düşmemesi için Ramazan sonrasına erteleniyordu.
 
ÇAT KAPI MİSAFİRE DE YER VARDI
“Yemekler boldur gayet, beni de edin davet. Birlikte yer içeriz, şöyle ederiz sohbet.” Osmanlı’da Ramazan ayında evlerin kapıları misafirler için sonuna kadar açılırdı. Sadece beklenen misafirler için değil, çat kapı gelen fakir insanlar için de bir sofra hazır bulunurdu. İftar saati kapıyı kim çalarsa kesinlikle geri çevrilmezdi. Hem zenginler için hem de ihtiyaç sahipleri için sofralar kurulurdu. İftardan ve hoş sohbetlerden sonra ev sahibi, misafirlere ve özellikle dar geçimli konuklara “Diş Kirası” adı altında çeşitli hediyeler verilirdi. Bu gelenek, önceleri zor durumda olanlara gönül kırmadan yapılan bir yardımken, zamanla tüm misafirler için uygulanmaya başlandı. Ev sahibi hediyeleri sunarken şöyle söylermiş: “İftarımıza teşrif ettiğiniz için teşekkür ederiz. Misafirim oldunuz, benim sevap kazanmam için zahmet edip yol yürüdünüz. Yemek yerken dişlerinizi yordunuz, bu da sizin dişinizin kirası olsun.” Diş Kirası denen bu hediye, davetlinin hane sahibine gelerek sevap kazanmasına vesile olmasından kaynaklanıyordu.
 
RAMAZAN AHLAKI : TENBİHNAME
“Bu aya hürmet gerek, nimete şükür gerek, mübarek Ramazan’da Hakk’a ibadet gerek”.  Osmanlı’da devlet, ramazan ayında halkın refahını sağlamak için “tenbihnameler” yayınlardı. Tenbihname ile halkın Ramazan ayını nasıl geçirmesi gerektiği anlatılıyordu. Bekçiler mahalleleri dolaşarak “Tenbih var akşam camiye buyrun” diye bağırıyorlardı. Tenbihnameler de ibadetleri yerine getirmek, temiz kıyafetler giyinmek, insanlara saygılı davranmak gibi kurallar bulunurdu. Esnafın çarşı ve pazarda fahiş fiyat uygulaması yasaktı. Mesai saatleri ramazana göre düzenlenir, dükkanların bunu uygun vakitlerde açılması istenirdi. Davulcuların sahur vakti bir gayrimüslim mahallesinden geçerken davul çalarak uyuyanları rahatsız etmesi yasaktı. Belirtilen kuralların uygulanmasını denetlemek üzere bekçiler ve zabıtalar görevlendirildi. Bu kurallara uymayanlar cezalandırıldı. 
 
YAŞAM YENİDEN HAYAT BULUYORDU
“Armut kiraza aşlandı, bahçe timara başlandı. Karagöz bir acayiptir, dün akşam evi taşlandı.” Siz bilmeseniz de, dedeleriniz nineleriniz “Eskiden Direklerarası vardı..” diye ah çekerken duymuş olabilirsiniz. Osmanlı döneminde Ramazan ayı genel olarak resmi bir festival gibi geçiyordu. Halk gece yaşayıp gündüzleri dinleniyordu. Akşamları birbirinden çeşitli eğlenceler olurdu. Bu eğlencelerin merkezi de bugünün Şehzadebaşı, Vezneciler ve Saraçhane civarını kapsayan Direklerarası’ydı. Adından da anlaşılacağı üzere bu alanda bulunan iki direk etrafında çadırlar gerilir, alanın ortasında çeşitli gösteriler düzenlenirdi. Bunların başında şüphesiz Karagöz ve Hacivat gölge oyunu gelirdi. 30 adet oyunun her biri Ramazan’ın bir gününe denk gelecek şekilde oynanırdı. Meddahlar ve Orta oyunları da halkın oldukça rağbet gösterdiği etkinliklerdi. Sahur vaktine kadar süren eğlencelerde kadın çocuk genç yaşlı herkes sokaklarda olurdu. Direklerarası eğlenceleri, maalesef Ramazan’a dair kaybettiğimiz renkli geleneklerden biri.
 
PEKİ, YA ŞİMDİ ?
“Herkes fırsatçılık, kurnazlık derdinde.”
 
Faydalı Olması Dileğiyle..
Mine YILDIRIM
mineyildirim@akyazihaber.com
 

YORUM YAZ

ADINIZ SOYADINIZ:
YORUMUNUZ:
Otomobili ile köpeğin üzerinden böyle geçti
1 / 15
Yıldız Oyun Gezegeni

YAZARLARIMIZ

   

EN ÇOK OKUNANLAR

EN ÇOK YORUMLANANLAR

AKYAZI HABER

Arşiv Haber Arama

10 K Grup