Bugün, Süleyman Hilmi Tunahan Hocaefendi’nin vefatının 54. yıldönümü. Hayatını İslam’a ve Kur’an-ı Kerim’e adayan, hafız yetiştirdiği gerekçesiyle İsmet İnönü döneminde tutuklanan Süleyman Hilmi Tunahan Hocaefendi, ölüm yıldönümünden bir gün önce İstanbul Başakşehir’de anıldı. Hocaefendi’nin bugün Karacaahmet’te bulunan mezarı başında da anılacağı öğrenildi. Süleyman Hilmi Tunahan Hocaefendi mezarının hemen yanında, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın annesi Tenzile Erdoğan ve babası Ahmet Erdoğan’ın aile kabri bulunuyor.

BAŞAKŞEHİR’DE DUALARLA ANILDI

Akl-ı Selim Derneği, Süleyman Hilmi Tunahan Hocaefendi’yi unutmadı. Başakşehir 5. Etap’ta bulunan İmam-ı Azam Camii’nde dün gerçekleşen program, Beyazid Camii İmam Hatibi Suat Gözütok ve Üsküdar Valide Cedid Camii İmamı Kerim Öztürk’ün Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Hafizül Kurra Fatih Kılıçoğlu’nun Kur’an-ı Kerim tilaveti ile devam eden programda, gazetemiz yazarı eğitimci Yaşar Değirmenci, Tunahan Hocaefendi’yi anlattı. Program İlahiyatçı yazar Ömer Döngeloğlu duasının ardından sona erdi.

YAŞAR DEĞİRMENCİ:TUNAHAN HAYATINı KUR’AN’A ADADI

Yaşar Değirmenci, Süleyman Hilmi Tunahan Hazretlerinin içinde yaşadığı dönemin zorluklarına değinerek, “Kur’an’ın yasaklandığı bir zamanda Kur’an’a adanmış bir ömür ve Allah ve peygamber sevdası ile dolu bir yürek karşımıza çıkıyor” dedi. Tunahan Hazretlerinin Osmanlı ulemasından alim bir zat olduğunu ifade eden Değirmenci, “Tunahan Hazretleri tefsir ve hadiste bugünkü anlamda profesördü. O aynı zamanda İslam hukukçusu idi” diye konuştu. Değirmenci, Balkan Savaşları’ndan sonra doğduğu toprakları kaybetmenin üzüntüsünü yaşadığını ve ailesinden kalan mirası Kuran eğitimi için harcadığını belirterek, “Tunahan Hazretleri her zaman Allah Resulü’nü takip etti, ömrünü Kuran’a adadı” dedi. Medreseler kapatıldıktan sonra arkadaşlarını toplayıp ne yapacaklarını sorduğunu kaydeden Değirmenci, “Arkadaşları kendisine bu işin artık bittiğini söyledi ama o buna inanmadı. Devlete bir dilekçe yazarak öğrendikleri ilimleri fahri olarak okutmak istediklerini söyledi. Fakat devlet buna yanaşmadı” ifadelerini kullandı. Bu cevaptan sonra da vazgeçmediğini söyleyen Değirmenci, “Arkadaşlarına her birinin birkaç talebe okutmasını istedi. Arkadaşları yakalanma korkusundan buna yanaşmadılar ve iste o zaman Tunahan Hazretleri ‘Eğer zorunuza gitmezse, utanmazsanız çocuklarınızı da ben okutayım’ demiş” diye konuştu.

BİZ KURU ODUNU YEŞERTMEYE ÇALIŞIYORUZ

Kendisini 69 yaşında iken 59 gün hapis cezasına mahkum ettiklerini söyleyen Değirmenci, “Hapisten çıktığında talebeleri dinlenmelerini istedi ancak kendisi, Biz kuru odunu yeşertmeye çalışıyoruz diye cevap vermiş” dedi. Değirmenci ayrıca Tunahan Hazretleri’nin Cezayir’deki Müslümanlar için dua ettiği için de sorgulandığını ve takibata uğradığını dile getirdi.

Para vererek öğrenci okutmuştu

16 Eylül 1959’da vefat eden Hilmi Tunahan, 1888’de Silistre’de doğdu. Tunahan, Süleymaniye Camii medreselerinden Medresetü’l-Mütehassisîn’in tefsir ve hadis kısmına devam etti. Son derece parlak bir zekâya sahip olan Süleyman Hilmi Tunahan, 1919 senesinde birincilikle mezun olarak aynı sene Medresetü’l-Kuzati’ye başlayıp hukuk eğitimini de dereceyle bitirdi.

Uzun müddet İstanbul’un önemli camilerinde halka vaaz ederek insanlara İslâmiyet’in emir ve yasaklarını anlatan Hocaefendi, 16 Eylül 1959’da Kısıklı’daki evinde vefat etti. Kur’an eğitiminin yasak olduğu Milli Şef döneminde talebelerine İslâmî eğitim veren Tunahan’ın hayatı çileyle geçti. Hocaefendi, 1939 yılında ilim ve irşad vazifesini çekemeyenler tarafından ihbar edilerek ilk defa tutuklandı. Yapılan tüm baskılara ve takibatlara rağmen, ilim öğretmeye devam etti. Vaizlik maaşını talebelere vererek yüzlerce kişiyi okutup, ilim adamı olarak yetişmesini sağladı. 1944 yılında ikinci defa tutuklanarak Birinci Şube tabutluklarında, bu defa 8 günlük bir işkenceye tâbi tutuldu. Vaizlik belgesi, o günkü hükümet tarafından, 1946 yılında resmen elinden alındı. 1949 yılında Kur’ân kurslarının açılmasına sınırlı da olsa müsaade eden kanun yürürlüğe girince, Süleyman Efendi Hazretleri’nin ilim öğretme faaliyeti bir nebze rahatladı.

Birçok alimin devlet baskısından korkarak veremediği din eğitimini veren Tunahan Hocaefendi, “Okutma imkânı yoktu, fakat okuyan dahi bulamadım. Bir zaman geldi mebus maaşı kadar para verip talebe okutmak istedim, bulamadım. Parayı alıp kaçıyorlardı, çünkü korkuyorlardı. O zaman ümidim kırıldı. Bu ilimler yeryüzünden kaybolacak diye korkuyordum. Kızlarımı okutmaya başladım. İleride torunlarım olursa onlara öğretirler ve böylece bu ilimler yeryüzünden kaybolmaz dedim. Fakat sonradan Cenab-ı Hak sebepler halketti ve okutma imkânı buldum” ifadeleriyle bir çok öğrenciye ulaştığını açıklamıştı.