CHP'nin Dış Politika Vizyonu!

ATEŞE ATIYOR: Davutoğlu’nun dış politikası bol açılımlı, bol arabuluculuklu ama hiçbir sonuç getirmiyor. “Türkiye dış politikada canlandı” deniyor, oysa Türkiye canlanmıyor. Kendisini ateşe atıp duruyor. CHP’nin Türk dış politikası kişilikli, tutarlı ve sonuç alıcı olacak.

REFERANS: Dış politika referansımız “din kardeşliği” olmayacak. Referansımız demokrasi, özgürlük, insan hakları olacak. Başbakan Kuveyt’te “Biz bize yeteriz” demişti. Oysa o ülkelerle bizim din dışında ortak bir paydamız yok.

DEV AYNASI: Davutoğlu yazdığı Stratejik Derinlik kitabına inanıyor ve uyguluyor. Oysa teori ile pratik farklı. Türkiye’yi dev aynasında gösteriyor. Elbette Türkiye’nin güçlü ve istikrarlı olmasını isteriz. Ama Türkiye’yi olduğundan büyük ve güzel gösterirseniz, ya dalga geçerler ya sizi rehin alırlar.

EKSEN: Davutoğlu’nun neo-Osmanlıcı tavrı, eksen kayması tartışmalarını beraberinde getirdi. Oysa kayma, irade dışı bir olay. Kayma değil, eksen değişikliği var.

ABD: ABD ile ilişkiler hiç iyi gitmiyor. CHP ilişkileri sağlıklı bir rotaya oturtmak istiyor. Bunun için üç ilkemiz var: Eşitlik, karşılıklı saygı, karşılıklı meşru çıkarları gözetme. ABD ile özellikle PKK sorununun üzerine gideceğiz.

İSRAİL: İsrail ile gelinen nokta çok vahim. İsrail ile ilişkilerin düzelmesini istiyoruz. Çünkü çıkarlarımıza hizmet ediyor. Hükümet Mavi Marmara krizini yönetemedi. İsrail’in “Vururuz” tehditlerine rağmen, konvoya izin verdi.

EL BEŞİR: Demokrasi olmayan ülkelerle ilişkileri bir tarafa atacağız demiyoruz ama tutuklanması an meselesi olan Sudan liderini de bandoyla karşılamayız. Ortadoğu ülkeleri ile vizeleri kaldırmak olumlu ama ekonomik birliğe gitmek gerçekçi değil. Çünkü bunun için o ülkelerin siyasi rejimlerinin değişmesi gerekiyor.

BAĞIŞ: Türkiye’nin AB üyesi olmasını hedefliyoruz. Artık hükümet AB heyecanını kaybetti gibi. Başmüzakereci Bağış gidiyor geliyor ama hükümet içinde onu kaç kişi destekliyor, inanıyor?

İRAN: İran ile Türkiye’nin kötü geçinmesi mümkün değil. Ama şuna dikkat edilmeli. Türkiye’nin, İran politikası “arka çıkma” politikası değil, iyi ikili ilişki kurma politikası olmalı. İran’ın nükleer silah üretmeyeceğine Türkiye adeta kefil olmuş gibi. Nükleer müzakerelerde Türkiye’nin İran’ın rehini olması, bir başarı değil.