YAŞANAN TERÖR OLAYLARI ÜZERİNE…

Bu durumun hiçbir kabul edilir yanı yok. Hiçbir bahanesi, mazereti, gerekçesi olamaz. Hele hele BDP’li milletvekillerinin hala çıkıp küstahça PKK yı meşru göstermeye çalışması, onları savunması acımızı derinleştirmekte, öfkemizi artırmaktadır. Bu ülkede yaşayacaksın, bu ülkenin nimetlerinden faydalanacaksın, seçme ve seçilebilme hakkın olacak, bunca nimet içerisinde kalkıp bu ülke evlatlarına kurşun sıkacaksın öyle mi?

Kim açıklayacak gerekçesini? Hangi kürt kardeşimize bu topraklarda yaşayan hangi kardeşi hakaret etmiş, hangi kürt kökenli kardeşimiz hastane, okul vb hizmetlerden men edilmiş. Hangi kürt kökenli kardeşimiz bakan, milletvekili, belediye başkanı, kaymakam olamamış. Bir birimize kız vermiş, kız almış akraba olmuşuz, komşu olmuşuz, kardeş olmuşuz. BDP çıkacak kürt kökenli kardeşlerimizin arkasına saklanarak PKK’nın savunuculuğunu yapacak. Hem de Büyük Millet Meclisinde yapacak bunları korkmadan, utanmadan, sıkılmadan. Aslına bakarsanız esas sıkılması, utanması gerekenler, hükümet başta olmak üzere diğer parti başkan ve milletvekilleri. Onlar ki orada üç beş kişiye haddini bildiremiyor, tabiî ki şımarır hadlerini aşarlar. Sen kalkacaksın meydan okuyacaksın, canı pahasına milletini korumaya çalışan polisime tokat atma cüretinde bulunacaksın. Yazık ona ki, tokat’ı görevi için, milleti için yiyen memurumun arkasını almayan emniyet teşkilatı ve adalet bakanına.

Bu kadarı fazla, ne demişti atalarımız: “ ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin” sizlerde ya adam gibi bu memlekette kanunlara uyar efendi efendi, kardeşçe yaşamayı seçersiniz ya da defolur gidersiniz. Nerde yaşamak istiyorsanız buyurun gidin bu ülkede size sunulan imkânları beğenmiyorsanız gidin kuzey ırak’ta yaşayın, Suriye de yaşayın. Bu Kürt-Türk meselesi değildir. Böyle bir meselenin var olduğuna da kesinlikle de inanmıyoruz. Bu, birileri için bir kılıf, kalkan, zırh. PKK ise biz onu düşman biliyoruz. Benim vatanını savunurken sebepsiz yere öldürülen kardeşimin canına kast edenle görüşmem olamaz.

Yazık değil mi analara, evlatlarını 20 yıl ne sıkıntılarla yetiştirip askere yolluyor. Eğer savaş çıkarsa şehit olmasına da razı amma böylesine değil. Artık öyle hale gelindi ki hiçbir anne baba evladını askere yollamak istemiyor. Gururla yolladığı peygamber ocağına artık güvenmiyor. Hükümet nezdinde başbakanımızdan şunu istiyoruz: ordunun genererini toplayın ve hesap sorun. Deyin ki bir değil iki değil bu kaybımızı açıklayacak bir yiğit arıyorum. Elini kolunu saya saya gelip 3-4 saat çatışma sonrası hiç bir şey yokmuş gibi rahat hareket etme cüreti gösterenlerin bu durumunu siz nasıl açıklayacaksınız. Analar evlatlarını böyle anlamsızca şehit edilsin diye yollamıyor. Sonrasında “şehitler ölmez vatan bölünmez, vatan sağ olsun vb sloganlarla dinecek acı değil bu acılar. Artık önlem alması gereken her kimse, hangi kurumsa alsın. Bu kadar basit şehit veriyorsak ordumuzun gücünden endişe etmek kaçınılmaz olmaz mı? Eğer el ele verilirse önce devlet içindeki hainler tespit edilir, sonra da dış düşman güçlere hadleri bildirilir. Aksi halde bu ülkede yaşayan herkes bundan payını alır. Saddam’ı kendi içerisinde çözemeyen Irak halkına bakın. Petrol kuyruklarına giriyorlar. Sefalet deseniz onlarda. Bir avuç insan zengin halkın çoğu Saddam döneminden daha kötü şartlarda yaşamaya çalışıyor.

Bu arada muhalefet partilerinin bu durumda bile siyaset yapmaya çalışmaları çok enteresan. Neymiş efendim hükümet istifa etsin bu terör meselesini onlar çözemez biz çözeriz. Çöz kardeşim hükümet mi olman lazım. Sen vatanını sevmiyor musun? Sen çöz bu millet seni baş tacı yapsın, yoksa seni dur deyince Pkk silah mı bırakacak. Artık milletimin tahammülü kalmadı. Mağdur kim, herkes görüyor. Kim kime kurşun sıkıyor. Kim kim için tehdit oluşturuyor. Kim katil, kim masum her şey aleni ortada. Silah dayayarak, korku salarak dağlara çekilenler, bu şekilde nereye kadar yaşayacaksınız. Bu mudur size vaat edilen hayat. Bu mu özgürlük, bu mu size sunulacak imkân. Siz savaşın onlar yaşasın, sizleri de kuru vaatlerle kandırsın. Size Bu ülkede Yaşamak istiyorsunuz da yaşayamazsınız diyen mi var? Yaşam haklarınızı kısıtlayan mı var? Silahları doğru tarafa yöneltin. Sizi dağlarda perişan halde süründürenlere çevirin; devlete, bu milletin masum vatan evlatlarına değil. Savaşla nereye varılır, libyada, suriyede, ırakta, mısırda gördük. Kardeşçe omuz omuza verip huzur içerisinde yaşamak varken batının gazına gelip ömür boyu savaşmak niye?

Bundan sonra bir vatan evladının burnu kanasın istemiyoruz. Ve kâinatı yaratana sesleniyoruz :”Allah’ım sen kahhar sıfatınla bu hainleri kahreyle, perişan eyle, masum Mehmetçiklerimizin kanını onların yanına kar bırakma?” bu milletin huzurunu bozmak isteyenlere, kardeşi kardeşe kırdırmak isteyenlere fırsat verme. Bu ülke ne zaman şaha kalkacak oldu ise kötü eller harekete geçmiştir sen bu kez onlara fırsat verme Allah’ım.(amin)