İMO Sakarya'dan o açıklamaya tepki

Uçar, kamuoyunda endişe yaratan bu tür yorumların bilimsel ve bütüncül mühendislik yaklaşımını yansıtmadığını belirterek, “Zemin türü tek başına yapı güvenliğini belirlemez; depreme dayanıklı yapılar doğru mühendislik uygulamalarıyla mümkündür” dedi.

Son günlerde çeşitli medya organlarında bazı akademisyenlerin belirli yerleşim bölgelerinin zemin özelliklerine dikkat çekerek, bu alanlardaki çok katlı yapıların deprem sırasında sarsıntıyı büyütebileceği veya rezonansa girerek göçme riski taşıdığına yönelik açıklamalar yaptığını hatırlatan Uçar, bu söylemlerin kamuoyunda gereksiz kaygı oluşturduğunu ifade etti.

“Farklı Zeminlerde Güvenli Yapı İnşa Etmek Mümkündür”

Uçar, deprem güvenliğinin yalnızca zeminin niteliğine indirgenemeyeceğini vurgulayarak şöyle konuştu:

“Depreme dayanıklı yapıların temel koşulu, standartlara uygun zemin etüdü, doğru mühendislik tasarımı, kaliteli imalat ve etkin yapı denetimidir. Bu süreçler bilimsel esaslara uygun yürütüldüğünde farklı zemin sınıflarında da güvenli yapılar inşa etmek mümkündür.”
Türkiye’de yürürlükte olan deprem yönetmeliklerinin zeminin deprem anındaki davranışını ayrıntılı şekilde değerlendirmeyi zorunlu kıldığını belirten Uçar, gerekli görülen durumlarda zemin iyileştirme, temel sistemi güçlendirme ve tasarım değişiklikleri gibi çözümlerle yapı güvenliğinin sağlanabildiğini söyledi.

“Tüm Yapıları Riskli Göstermek Bilimsel Değildir”

Belirli ilçeler veya mahalleler için genel geçer “riskli bölge” tanımlarının gerçekçi olmadığını dile getiren Uçar, “Mühendislik bilimi, zemin ve yapı güvenliğini birlikte ele alır. Önemli olan zeminin doğru analiz edilmesi, yapının bu sonuçlara göre tasarlanması ve denetlenmesidir” ifadelerini kullandı.

İMO’nun hazırladığı raporlara da değinen Uçar, yapı hasarlarının büyük çoğunluğunun projelendirme, imalat ve denetim süreçlerindeki hatalardan kaynaklandığını aktardı.

“Vatandaşlarımız Yapılarının Mühendislik Hizmeti Alıp Almadığını Sorgulamalıdır”

Uçar, vatandaşlara çağrıda bulunarak, oturdukları veya satın almayı düşündükleri binaların mühendislik hizmeti alıp almadığını, projelendirme ve denetim süreçlerinin tamamlanıp tamamlanmadığını sorgulamalarını istedi.

Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yaşadığına dikkat çeken Uçar, “Güvenli yapılar ancak bilimsel bilgiye dayalı mühendislik ve etkin denetim ile mümkündür” dedi.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası olarak toplumun doğru bilgilendirilmesi ve kentlerin afet güvenliğinin artırılması için çalışmalarını sürdüreceklerini belirten Uçar, açıklamasını kamuoyuyla paylaştı.