Bu ülkede “28 Şubat” sürecinde insanlar öyle mağdur edildi ki, etkileri bugüne kadar devam etti.
İnsanlar sırf “inançlarından, yaşantılarından ve dünya görüşlerinden” dolayı aşağılanıp üzerlerine gidildi.
Bu yüzden aileler parçalandı, insanlar işini gücünü kaybedip sefalete itildi. Hatta “intihar” edenler bile oldu…
Tabi “28 Şubat” sürecindeki bu furyadan biz de nasibimizi aldık. Ben o süreçte Sakarya’da “İhlas Haber Ajansı Bölge Müdürü” olarak görev yapıyordum.
O tarihte “28 Şubat’ın aktörleri” en fazla “İhlas Holding’in” üzerine gidince doğal olarak da yukarıdan aşağıya bütün “İhlas Holding” çalışanları mağdur oldu.
Ama biz bütün bu baskılara ve maddi sıkıntılara rağmen işimize daha çok sahip çıktık ve “gemiyi asla terk etmedik.”
Biz “İhlas Haber Ajansı Sakarya Bölge Müdürlüğü” görevimizi sürdürürken bir de baktık ki birileri bizim hakkımızda dosya hazırlamaya başladı.
Sırf “İhlas Haber Ajansı’nda” çalışmamızdan ve iyi kötü inancımızı yerine getirmemizden dolayı “resmen fişlendik.”
“İrticacı, Atatürk düşmanı, dinci” gibi yakıştırmalar yapılarak çocuklarımızın hangi okullarda okuduklarına kadar tek, tek yazıldı…
İşin acı tarafı ben dâhil Sakarya’da ki bazı gazeteciler hakkında bilgi veren de maalesef kendi meslektaşlarımız oldu.
Şimdi kalkıp kimse bana “kim bu gazeteciler, ismini açıkla” diye gaz vermeye kalkmasın.
Bu gaza asla gelmem. Ama şu hatırlatmayı yapabilirim; zaman zaman “darbe sırasında yararlanılacak gazeteciler” diye “28 Şubatçıların” belgeleri ortaya çıktı.
Bu gazetecilerin isimleri de ayan beyan yayınlandı. Hatta ismini okuduktan sonra bir meslektaşımızın kendisiyle gurur duyduğuna şahit olanlar bile var…
Öte yandan bu şehirde gazetecilik yapıp her dönem ilimize atanan “askerlere” bazı kişiler hakkında dosya hazırlayıp veren “ajan gazetecinin” kim olduğunu bilmeyen yok.
Zaten “28 Şubat” ile ilgili “çorap yukarıdan sökülmeye başladı.” O “sökük” yavaş, yavaş aşağıya doğru geliyor.
Yakında bu isimleri benim açıklamama gerek bile kalmayacak. Bunların kimler olduğu açıkça ortaya çıkacak…
Kim ne derse desin, “1960 ve 12 Eylül” ihtileri halen içimizde büyük bir yaradır. Ancak “28 Şubat’ın” içimizde açtığı yara hala daha tazedir.
Zira “1960 ve 12 Eylül” ihtilalinin birçok “aktörü” artık aramızda yok. Öte yandan “28 Şubat’ın” neredeyse bütün “aktörleri” halen aramızda dolaşmaktadır.
Üstelik bilerek veya bilmeyerek “28 Şubat’ın” mağdurları bunlara halen destek olmaya devam ediyor.
Evet, “28 Şubat’ta Sakarya’daki gazetecileri fişleyen gazeteciler” eninde sonunda ortaya çıkacak. Biraz sabredin…
Mudyadetay.com Mustafa Gümüşel
http://www.medyadetay.com/index./manset/571-mustafa-gümüşel-yazdi.html
Sayın yazar, elimizin altındaki klasörleri darbecilerin yazıp çizdikleriyle dolduruyoruz. Akyazı ayağını da eksik etmiyoruz. Gün gelecek iftiracılar, yalan dolan haberlerle insanları karalayanlar hakim karşısına çıkacak. Çok az kaldı defterlerinin dürülmesine. Sabredip bekliyoruz.