İlçemizde Kanser Vakaları Hızla Artış Gösteriyor
Saadet Partisi Akyazı İlçe teşkilatı olarak Ülkemiz de ve ilçemizde hızla artış gösteren kanser vakalarının ürkütücü boyutlara ulaşmasından dolayı bu açıklamayı yapma gereği duyduk.
Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Daire Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer 2000 - 2006 yıllarını kapsayan araştırma sonuçlarını 2010 yılında kamuoyu ile paylaşmıştır. Bu araştırmanın sonuçlarına göre ülkemizde 396 000 kanser vakası bulunmakta ve her yıl 140 000 kişi bu hastalığa bağlı olarak hayatını kaybetmektedir. Önümüzdeki 20 yıl içerisinde de bu sayının 500 000 kişiye ulaşacağı, vaka sayısının ise 1,5 milyona ulaşacağı hesaplanmaktadır.
Bu rakamlar ışığında vaka sayındaki artış hızının korkutucu boyutlara ulaştığını görmekteyiz. Kanser hastası bir yakınını İstanbul’daki onkoloji servisine götüren bir arkadaşımıza nereden geldiklerini soran Doktor Sakarya Akyazı cevabını alınca Kanser vakalkarında Sakarya’nın çok üst sıralarda yer aldığını, yetkililerin bu kunuda mutlaka önlem alması gerektiğini söylemiştir. Aspesli borular ve fabrika atıklarının arıtılmadan bırakıldığı mudurnu çayı kenarına açılan kuyulardan sağlanan içme suyumuzun vaka sayısındaki artışa katkısı muhakkaktır.
Tükettiğimiz gıdalar, içtiğimiz su, soluduğumuz hava, sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıkların yanında radyasyon yayan elektronik cihazların da bu hastalığı tetiklediği bilinmektedir. Genetiği ile oynanmış gıdalar ve özellikle nişasta bazlı şekerin tüm hazır gıdalarda kullanılıyor olması bu hastalığın zuhur etmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Bu noktada dikkatleri farklı bir noktaya çekmek istiyorum. Üç tehlikeli beyaz olarak bilinen ‘un, şeker ve tuz’un insan sağlığına etkisi tartışılırken, daha az maliyetle elde edilen ve gazozdan çikolataya pek çok üründe kullanılan nişasta bazlı şeker (NBŞ), bazı AB ülkelerinde yasaklandı. Türkiye, dünyanın en büyük 4. şeker pancarı üreticisiyken, ton başına 250-300 dolar daha ucuz olan “mısır şurubu” üretmek için sadece 2010’da 500 bin ton mısır ithal etti. Ancak içeriğinde fruktoz olan mısır şurubu ile yapılan gıdalar, doktorlara göre kronik hastalıkları salgına dönüştürüyor. Fransa, Hollanda ve ingiltere bu nedenle Nişasta bazlı şeker üretimini yasakladı. Dünyanın en büyük üreticisi konumundaki ABD de üretim kotasını % de 10 dan % de 2 ye düşürdü.
Peki, bizde ne oldu. İlimizde de üretimi yapılan şeker pancarına kota koyularak %10 olan Nişasta bazlı şeker üretimindeki kota bakanlar kurulu kararıyla % 15 e çıkartıldı. Danıştayın kotanın düşürülmesi yönündeki kararı uygulanamıyor. İnsan sağlığına verdiğ zarar ortada iken Her yıl nişasta bazlı şekerdeki kotayı %50 artıran iktidar Şeker pancarı üzerindeki kotayı bir türlü kaldıramıyor. Ülkemizdeki en büyük nişasta bazlı şeker üreticisinin ABD merkezli Cargıl şirketi olduğu bilinmektedir. Kendi üreticisini kotalara mahkûm edenlerin söz konusu ABD şirketi olunca ne derece cömer davrandıklarının takdirini de kamuoyuna barakıyoruz.
Silah satmak için savaşların çıkartıldığı bir zamanda yaşadığımız gerçeğini göz önünde bulundurduğumuzda, sağlık harcamalarının artırılması için hastalık üretilmediğinden emin olabilirmiyiz? Nitekim Amerikalı ünlü yazar Texe Marrs İllimunati isimli kitabında AIDS virisünün ABD ordusunun Biyolojik silah labaratuvarlarında üretilerek Dünya sağlık örgütü vasıtasıyla Afrikalılara bulaştırıldığını söylemektedir.
Bu tespitlerden sonra bizce alınması gereken önlemleri aktarmak istiyorum.
* Maliyetlerin düşürülmesi yoluyla daha fazla kazanmayı amaç edinerek insan sağlığını hiçe sayan maddeci düşünce yapısıyla mücadele edilmelidir.
* Kansere yol açan etkenler konusunda kamuoyu yeterli düzeyde bilgilendirilmelidir.
*Ülkemiz yeniden tarım alanında kendi kendine yetecek düzeye çıkartılmalı, ilgililer bu alanda atılması gereken bütün adımları ivedi bir şekilde atmalıdır.
* Nişasta bazlı şeker ürerimi en yakın zamanda yasaklanmalı, şeker pancarında kota uygulaması kaldırılmalıdır.
* Gıda üretimi yapılan tesisler yeterli düzeyde denetlenmeli, insan sağlığını tehdit eden kimyasal madde kullanımı yasaklanmalı, yasaklara uymayanlar en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
* Televizyon reklamlarında sadece sigaranın zararları değil bütün kötülüklerin anası olan Alkolün zaraları da işlenmelidir.
İlçemiz özelinde ise;
* Hazır yolarımız kazılmışken Dünyada kullanımı yasaklanmış aspesli su borularımız SASKİ tarafından değiştirilmelidir.
* SASKİ Şebeke suyumuzu kuyulardan takviye etmek yerine içilebilir bir kaynak suyu bulmalıdır.
* Akyazı da yapılmayan denetimler başlatılmalı, gıda Üretimi ve satışının yapıldığı Simit fırınları, Ekmek Fırınları, Pastane, aperatif ve Lokanta gibi yerler mutlaka denetlenmelidir.
* Civarda bulunan fabrikaların atıklarını arıtmadan kontrolsüz bir şekilde etrafa saçmaları engellenmelidir.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum ki Teşkilat olarak İlçemizle alakalı her konunun takipçisiyiz. Akyazı’nın hak ettiği noktaya ulaşması ve yaşanabilir bir ilçe olması için gayret sarf ediyoruz.
Bu düşüncelerle halkımıza sağlıklı günler diliyor saygılar sunuyorum.
Selman Demirtaş
Saadet Partisi Akyazı İlçe Başkanı



