İstanbul'da yaşayan Semra Aysal ve Hakan Aysal çifti 19 Haziran 2018'de tatil yapmak için Muğla'nın Fethiye ilçesine gitti. Kelebekler Vadisi'ne fotoğraf çektirmek için kayalıklara çıkan Semra Aysal yaklaşık 300 metre yükseklikten aşağıya düştü. Semra Aysal'ın karnındaki 7 aylık bebeği ile feci şekilde hayatını kaybetti.
Türkiye'nin gündemine oturan olayda Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Aysal'ın ölümünün şüpheli bulunduğu gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Başsavcılık tarafından başlatılan soruşturma kapsamında Semra Aysal'ın eşi Hakan Aysal'ın olaydan kısa süre önce eşine 400 bin lira değerinde ferdi kaza sigortası yaptırdığı tespit edildi. Eşinin ölümünden sorumlu tutulan Hakan Aysal tutuklanarak cezaevine gönderildi.
MÜEBBET HAPİS CEZASI VERİLDİ
Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede sanık Hakan Aysal hakkında 'Gebe olduğu bilinen eşi kasten, tasarlayarak öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talebiyle dava açıldı. Fethiye 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Hakan Aysal'a ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi.
GÖZETİM ALTINDA TUTULMADIĞI İÇİN KARAR BOZULDU
Sanık avukatı Aysal'ın akıl hastalığı olup olmadığına dair İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. Üst Kurulu'ndan alınacak raporla cezanın belirlenmesi gerektiğini belirterek karara itiraz etti. Dosyanın gönderildiği İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Aysal'ın yargılama sürecinde hastanede gözetim altında tutularak cezai ehliyetinin olup olmadığının belirlenmesi gerekirken, sadece doktor muayenesiyle karar verildiği, bu nedenle de raporun yetersiz olduğu gerekçesiyle yerel mahkemenin kararını bozdu.
Bozma kararının ardından dosya yeniden Fethiye 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Fethiye 1. Ağır Ceza Mahkemesi Hakan Aysal'ın suçu işlediği sabit göründüğünden hakkında 'Gebe olduğu bilinen eşi kasten, tasarlayarak öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına karar verdi. Sanık avukatının yeniden itirazı üzerine dosya İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi'ne gönderildi. Daire yapılan istinaf talebininin esastan reddine karar verdi.
YARGITAY CEZAYI ONADI
Sanık avukatı tarafından sanığın mahkumiyetine ilişkin delil olmadığına, olayın kazara meydana geldiğine ilişkin temyiz isteminde bulundu. İtiraz üzerine dosya Yargıtay 1. Ceza Dairesi'ne gönderildi.
Dosya incelemesini tamamlayan Daire, dosyada mevcut delillerin isabetli bir şekilde değerlendirildiği, eylemin Hakan Aysal tarafından gerçekleştiriliği ve suç vasfında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından oy çokluğuyla hükmü onadı.
KİMSENİN OLMADIĞI BİR ANDA UÇURUMDAN İTTİ
Kararda, Hakan Ayasal'ın 7 aylık hamile eşini, sağlıklı bir insanın bile inmesi zor olan Kelebekler Vadi'sine indirdiği, eşi ile yalnız kalmak için ziyaretçilerin gitmesini 3 saat beklediği, çevrede kimse olmadığı bir anda eşini uçurumdan aşağıya ittiği anlatıldı.
2 ÜYE MUHALEFET ŞERHİ KOYDU
Karara ilişkin 2 üye muhalefet şerhi kullandı. Muhalafet şerhinde sanık Hakan Aysal hakkında eşi Semra Aysal'a hayat sigortası yaptırdığı ve imzaların ikisine ait olduğu kanıtlanmadığı ve sanığın öldürmek istediği eşini hamile bırakmasının bir anlamı olmadığından hükmün bozulması yönünde görüş bildirdi.
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı adına karara itiraz etti.
Yapılan itirazda, "Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan "kuşkudan sanık yararlanır" ilkesi uyarınca sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir.
Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz" denildi.
KESİN VE AÇIK İSPATA DAYANMALIDIR
İtirazda şu ifadeler yer aldı: "Ceza mahkûmiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır.
Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir.
O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır."
GÖRGÜ TANIĞI YOK
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazında, "Somut olayda görgü tanığı bulunmamakta olup, sanığın atılı suçu işlediği şüphesini uyandıracak mevcut deliller ise olayın oluş anına ilişkin olmayıp olay öncesinde meydana gelen bir kısım işlem ve olaylara ilişkindir.
Sanık aleyhine olan en önemli delil evlenmeden önce sanığın ölen eşi adına hayat sigortası yaptırması ve tek lehdar olarak sanığın belirlenmesi hususudur. Ancak bu sigortanın sanık tarafından yaptırıldığı kanıtlanamadığı gibi, poliçedeki imza ve yazıların ölene ve sanığı ait olmadığı tespit edilmiştir.
Sanığın ölüm olayından sonra teminat bedelini almak için bir müracaatının olup olmadığı da anlaşılmamıştır. Sanık ile ölenin resmi nikahlı eş olmaları karşısında ölenin sigorta poliçesinde tek lehdarın sanık olması da normal bir durum olup, teminat miktarı itibariyle sanığın bu parayı alabilmek için ölen ile evlenmesi ve bir yıla yakın bir süre beklemesi hayatın olağan akışına aykırıdır." ifadeleri yer aldı.
KREDİ KULLANMASI HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRI DEĞİL
Ayrıca itirazda sanığın öldürmeyi planladığı eşini hamile bırakmasının anlamlı olmadığı, sanığın olaydan sonra soğukkanlı olduğu ve tepkisiz kaldığı iddiasının kabulünün, sanığın suçu işlediğine dair bir delil olarak kabul edilemeyeceği belirtildi.
Yapılan araştırmada Semra Aysal'ın evlenmeden önce 2 adet tüketici kredisi, evlendikten sonra ise 1 adet tüketici kredisi kullandığı, evlilik öncesi ve sonrasında yapılan harcamalar itibarıyla kredi kullanılmasının hayatın olağan akışına aykırı bir durum olmadığı ifade edildi.
DENGESİNİ KAYBEDİP DÜŞMESİ SON DERECE OLANAKLI
Hakan Aysal'ın ölüm tarihinden yaklaşık 4 ay sonra İzmir'de Noter aracılığıyla miras durumunu gösterir belge çıkardığı, hayat sigortasına ait primin yıllık olacak şekilde her ayın 18'inde kredi kartından otomatik olarak çekilmesi yönünde talimat verildiği, dosya kapsamında sanık ile eşinin ilişkilerinin yolunda gitmediğine, aralarının açık olduğuna dair bir iddianın yer almadığı, mahkemelere veya savcılıklara yansımış herhangi bir çekişmelerinin veya husumetlerinin de tespit edilmediği belirtildi.
Olay öncesine ilişkin tesadüfen sanık ile eşinin görüntülerini kameraya çektiği tespit olunan tanık Recep Şahin'in ifadesinde; Hakan Aysal'ın olay yerine doğru inerken dönüp eşinin elinden tutarak inmesine yardımcı olduğunu, inerken birbirlerine yardım ederek indiklerini, hareketlerinde herhangi bir tuhaflık olmadığı yer aldı.
Bu hususların sanık Hakan Aysal aleyhine yorumlanmayacağı, mahkumiyet için yeterli olmayacağı, Semra Aysal'ın bir an için dengesini kaybedip düşmesinin son derece olanaklı olduğu, sanık ile ilgili iddianın şüpheden öteye gidemediği kanaatine varıldığı ifade edildi.
İNANDIRICI DELİL YOK
Sanık Hakan Aysal'ın mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, kararın bozulması yerine temyiz istemlerinin düzeltilerek esastan reddi ile hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi nedeniyle itirazda bulunulduğu itiraz dilekçesinde yer aldı.
Savcı Ömer Taş açıkladığı bu nedenlerden dolayı Hakan Aysal hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis kararının bozulmasını talep etti. Savcı Ömer Taş'ın itirazı kabul edilmezse, son sözü Yargıtay Ceza Genel Kurulu söyleyecek. 22 üyeden oluşan Yargıtay Ceza Genel Kurulu oylaması sonucu sanık Hakan Aysal hakkındaki karar verilecek.
İTİRAZ EDECEĞİZ
Semra Aysal'ın ailesinin avukatı Mehmet Kerem Özgen ise, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı doğrultusunda bir karar çıkması durumunda itiraz edeceklerini belirterek, "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı kabul edilmezse, dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gidecek. 22 üyeden oluşan Yargıtay Ceza Genel Kurulu oylamasıyla son karar verilecek. Bu karara itiraz yapılamayacak" dedi.
kaynak: Sabah