Başörtüsüne Özgürlük için 322. Basın Açıklaması
Türkiye’de Kürt sorununun barışçıl yolarla çözümünü amaçlayan süreç kritik bir aşamaya gelmiş bulunuyor.
Uzun süren çatışma, şiddet ve insan hakları ihlerinin merkezindeki Kürt sorunu, binlerce insanın hayatını kaybettiği etnik bir ayrışmayı ve toplumsal kutuplaşmayı beraberinde getirdi. Halen ülkenin en önemli siyasal, toplumsal ve ekonomik meselesi olarak karşımızda duran bu konuda devletin oldukça ciddi sayılabilecek bir risk alarak başlattığı girişimden kamuoyunun temel bir beklentisi var. O da PKK’nın silahsızlandırılarak Kürt Sorunu’nda şiddetin sona erdirilmesi, sivil ve özgürlükçü bir anayasa ile tüm kesimlerin yasal ve hukuki eşitliğinin sağlanarak toplumsal barış sürecinin tamamlanmasıdır.
Ancak bunun kolay gerçekleşmeyeceği ve çatışma durumundan çıkar sağlayan grupların müzakereleri sabote etmeye çalışacağı bilinmektedir. Ülkede çatışma ortamının son bulması ve barışın gerçekleşmesi tüm toplumsal kesimlerin ortak talebi olmalı ve siyaset kurumu da bu talep doğrultusunda hareket etmelidir. Ancak Türkiye’deki baskıcı ulus devlet yanlıları, bu tarihi fırsata katkı yapmak yerine, kaba milliyetçi söylemi tercih etmektedir. Bütün engelleyici unsurlara ve açık siyasi risklere rağmen ilerlemekte olan sürecin hükümet tarafından çok iyi yönetilmesi gerekmektedir. Bunun da ön şartı, kamuoyunun ne olup bittiğini anlaması ve barışın nasıl sağlanacağını tartışması bakımından bütün resmi ve sivil mekanizmalara işlerlik kazandırılmasıdır.
Devlet idarecileri tarafından oluşturulan Akil İnsanlar Komisyonu’nun barış sürecinde üstlendiği rol, devlet başkanının ifadesiyle “toplumsal algıyı oluşturmak ve geliştirmek” olarak özetlenmektedir. Çeşitli gruplara ayrılarak farklı bölgelere dağılacak olan komisyon üyelerini ciddi zorluklar beklemektedir. Asıl güçlük, nüfusun çoğunluğunu oluşturan kesimlerin nasıl ikna edileceği ve barış sürecine dair kaygılarının nasıl giderileceğidir. Zira büyük ölçekli can kayıplarının yaşandığı devasa bir sorunun meydana getirdiği öfke ve hatta nefrete rağmen toplumun genelini “heleşmeye” razı etmek sanıldığı kadar kolay gerçekleşmeyebilir. Komisyon üyeleri, silahsızlanma sağlansa bile çatışmaya yol açan sorunların nasıl çözüleceğine ilişkin birçok soruyla karşılaşacaktır. Dolayısıyla sürecin başarıya ulaşması açısından kaçınılmaz biçimde geçmişin insan hakları ihleriyle yüzleşmek ve çatışmayı yaratan eşitsizlik ve adaletsizliğe hukuki çözüm üretmek gerekmektedir.
Akil İnsanlar Komisyonu’nun vurgulaması gereken bir diğer konu, sadece silahların susmasıyla barışın sağlanamayacağı ve barışın gerekliliğine tüm kesimlerin inanmasıyla ancak ortak bir geleceğin inşa edilebileceği gerçeğidir. Barışın inşası bakımından önemli bir misyon üstlenen komisyon, çok sert eleştirilerle karşılaşabilir ve örgütlenmiş bir takım tepkilerin hedefi olabilir. Ancak yılgınlığa kapılmamak ve süreci cesaretle savunmak gerekmektedir. Komisyonun toplumsal psikoloji üzerinde ciddi bir değişime yol açabilecek oldukça kritik bir rolü bulunmaktadır. İki ay gibi kısa sayılabilecek bir süre içinde komisyondan bir “mucize” elbette beklenemez. Ancak toplumsal uzlaşma ve barış isteği tüm çevrelerin duymak isteyeceği bir sestir ve komisyon bu sesin kamuoyuna net biçimde ulaşmasını sağlayabilir.
Onlarca yıla yayılmış ve uluslararası bağlantıları oldukça güçlü bir sorunu birkaç ayda çözüme kavuşturmak mümkün olmadığına göre barışa giden yolun kararlılıkla izlenmesi gerekmektedir. Kuzey İrlanda barış müzakerelerinin yaklaşık 13 yılda tamamlandığı göz önüne alındığında Türkiye’nin çözüm sürecinde atacağı adımlar son derece hassas olacaktır. Bu bakımdan Akil İnsanlar Komisyonu, ulaşabildiği herkese sorunun barışçıl ve demokratik yollardan çözülmesinin neden önemli ve gerekli olduğunu doğru biçimde anlatabilir ve önemli bir toplumsal kesimi buna ikna etmeyi başarabilirse çözüm sürecinin kilidi açılabilir.
Bizler, ülkemize barışın gelmesi,toplumsal bütünleşmenin ve kardeşliğin tesis edilmesi bakımından hükümetin başlattığı çözüm sürecini ve bu süreç doğrultusunda önemli bir rol üstlenen Akil İnsanlar Komisyonunu destekliyor,umut verici haberler bekliyoruz.
Gelecek hafta cumartesi saat 12:30’da buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz.


