10 K Grup
Toprak Turizm

Sevgi Üzerine…

2016-03-10 00:00:00
1968 OKUNMA

Mehmet TAŞTAN

Peygamber efendimiz,
 (Kadınlarınıza eziyet etmeyin! Onlara yumuşak olun, iyilik edin!) ve (Kocası razı olduğu halde ölen kadın, Cennete girer) buyuruyor.
Aklı olan karı koca, birbirlerini üzmez.
Hayat arkadaşını üzmek, incitmek, ahmaklık alametidir.
Zâlim, huysuz kimsenin hayat arkadaşı devamlı üzülerek sinir hastası olur.
Sinirler bozulunca, başka hastalıklar da hâsıl olur.
 Hayat arkadaşı hasta olan bir eş, mahvolmuştur.
Saadeti sona ermiştir.
Eşinin hizmetinden, yardımlarından mahrum kalmıştır.
Ömrü, onun dertlerini dinlemekle, ona doktor aramakla, ona, alışmamış olduğu hizmetleri yapmakla geçer.
Bütün bu felaketlere, bitmeyen sıkıntılara kendi huysuzluğu sebep olmuştur.
Dizlerini dövse de, ne yazık ki, bu pişmanlığının faydası yoktur.
 O hâlde,
Hayat arkadaşına yapacağın huysuzlukların, işkencelerin zararlarının kendine de olacağını düşün!
Ona karşı, hep güler yüzlü, tatlı dilli olmaya çalış!
Bunu yapabilirsen, rahat ve huzur içinde yaşar, Rabbinin rızasını da kazanırsın.
70, 80 ve 90 yaşlarında olan, fakat hepsi de 60 yaşındaymış gibi görünen üç kardeş vardır. 70 yaşındakine genç kalmanın sırrını sorarlar. O da, (80 yaşındaki abime sorun) der. 80 yaşındakine giderler, fakat o da (Abime sorun) der. Nihayet 90 yaşındakine sormaya giderler. 90 yaşındaki, (Buyrun, önce bir şeyler yiyelim, ondan sonra anlatırım) der. Yemekten sonra sofraya bir karpuz getirmesi için hanımına rica eder. Nine de, üst kattaki tavandan bir karpuz getirir. İhtiyar, karpuzu beğenmez, (Daha iyisini getir) der. Kadın gidip yine bir karpuzla gelir. Onu da beğenmeyip, tekrar başka bir karpuz getirmesini söyler. Nine yine bir karpuz getirir, ama onu da beğenmez. Misafirlere, (Gelin karpuzu beraber seçelim) der. Tavana varınca bakarlar ki, tek karpuz vardır. Ninenin hep aynı karpuzu getirdiğini anlarlar. 90 yaşındaki ihtiyar, misafirlerine dönüp, (Şimdi genç kalmanın sırrını anladınız mı?) diye sorar. Onlar da (Anlamadık) deyince, (Gördünüz, karpuz bir tane. Hanım beni mahcup etmemek için, her seferinde başka karpuz getiriyor gibi göründü. “Başka karpuz yok” demedi. O beni hiç üzmedi, ben de onu üzmedim. Böylece, ikimiz de genç kaldık) der.
Bir kimse, birine, (Seni çok seviyorum, sana âşığım, senin için ölüyorum) diyebilir, ama sözünde doğruysa, bunu ispat etmesi gerekir.
Bu üç şekilde ispat edilir:
1- Sevdiğini sevenleri sevmesi, sevmeyenleri sevmemesi; sevdiğinin sevdiklerini sevmesi, sevmediklerini sevmemesi gerekir. Buna ‘’hubb-i fillah, buğd-i fillah’’ denir. Eğer onun sevdiklerini sevmiyor, sevmediklerini seviyorsa sevgisinde samimi değildir.

2- Seven, sevdiğinin hem sevincine, hem derdine ortak olmalı. Dertleri neyse çaresini aramalı.

3- Onun gıyabında dua etmeli ve onun aleyhinde konuşulmasına fırsat vermemeli.
İşte bütün bunlar sevginin alametidir.
Bu üç maddeyi uygulayanın sevgisi artar.
Lafla peynir gemisi yürümez  sözünü sanırım herkes bilmektedir.
Eğer laf,söz çok,güzel güzel anlatma da  var,amma icraat yoksa …
Sonrası vay halimize…

YORUM YAZ

ADINIZ SOYADINIZ:
YORUMUNUZ:

Diğer Yazıları

PFDK Sakaryaspor'un cezasını açıkladı
1 / 15
İstanbul Outlet

YAZARLARIMIZ

   

EN ÇOK OKUNANLAR

EN ÇOK YORUMLANANLAR

AKYAZI HABER

Arşiv Haber Arama

10 K Grup