Akyazı Panjur
10 K Grup
Toprak Turizm

Özerklik Verilmeli

2014-09-23 00:00:00
3061 OKUNMA

Levent SERDAR

''Bizim Devlet İdaresindeki ana programımız, CHP programıdır. Bunun kapsadığı prensipler idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz ‘ Mustafa Kemal in son meclis konuşmasının son cümleleri…

 

Ezanı Türkçe okuyalım, Camileri, medrese, tekke ne varsa kapatalım. Yakalım, yıkalım diyenler. Yasak üstüne yasak koyanlar. Şapka devrimi, harf inkılâbı gibi görünüşte küçük aslında büyük adım atanlar bir şeyi gözden kaçırdıklarının farkına vardılar.

Gizli ya da açıktan bir takım tepkiler geldi. Birileri boyun eğmiyor, gizli gizli çalışmaya devam ediyordu. Bu biçilen gömlek millete uymuyordu. Yama atıyorlar, tutmuyordu. Kumaş değiştiriyorlar, olmuyordu.

 

 Dediler ki terziyi değiştirelim, öyle bir elbise diksin ki esnedikçe esnesin, güzel koksun, sevgi, hoş görü yaysın, görenler hayran kalsın. Amma malzemenin hamuru ipekten olsun. Parlasın, solmasın ama haram olduğu anlaşılmasın.

 

Bir şekilde bu elbiseyi giydik, şimdi laik bir devlet sistemi içerisinde diyanet denen bir kurumumuz. Ve onun da Papa XII. Gregor takvimine göre kutlanmasına göz yumduğu bir kutlu doğumumuz vardı. Dünün ihvanları, bugün bu yapılan etkinliklere plaket taşıyıp yağdanlık yaparken. Olaydan habersiz halkımız alkış tutuyordu.

 

Naatlar okunuyor, güller dağıtılıyor. Kötü bir şey olmuyordu. Mehter çalıyor, bilgi yarışmaları düzenleniyor; Sonuç ta Peygamber(s.a.s) anılıyordu. Nasıl karşı çıkılabilirdi ki bu ahenge, bu güzelliğe, birileri bu vesileyle  yetim çocuklara burs vermeyi  vaat ediyor, gözyaşlarını tutamayanlar, mendillerine sarılıyordu. Ne kadar müthiş bir atmosferdi. Nasıl böyle bir durumda yanlış yapıyorsunuz denilirdi ki.

 

Paranoyak bir yaklaşımla suçlanır. Kötülük bunun neresinde ki! Sen kimsin de ne ahkâm kesiyorsun. Önce kendine bak haddini aşıyorsun. Müftüden imamdan daha iyi mi biliyorsun denilirdi. Denildi de.  Sonra gün geldi siyasi iktidar devletin bekası için risk gördüğü bu yapılanmanın adını koydu; Paralel örgüt.

 

Bir anda hoş görü ortamı rafa kalktı. Diyanet, yine siyasi irade doğrultusunda tavrını aldı. Söylemlerini değiştirdi. Abant platformlarında dinler arası diyalog çağrısı içerisinde yer alırken birden çark etti. Çünkü bağlı olduğu başbakanlık bu şekilde olmasını istedi. Benim eskiden beri dile getirdiğim bir tavırdı, bu yapılanlar. Bana göre doğru olması gerekmez miydi? Öyleyse neye ya da kime karşı çıkıyorum?

 

 Çünkü siyasi iradenin güdümünde hareket etmek zorunda kalan diyanetin, bu boyunduruktan kurtulmasını istiyorum.  Yarın öbür gün, farklı bir iktidar olduğunda diyanetin rotasının değişeceğini bildiğim için.  Atamalarda tayinlerde adamcılık yapıldığı için, Maaş hesapları yapan imamların varlığından rahatsızlık duyduğum için. Pazar günü tatilinde ve izinli olduğu günler camiden uzak olan, imamlığı sadece mesai içerisinde namaz kıldırmaktan ibaret gören bir yığın diyanet mensubuna rastladığım için. Zenginlerin cenazeleriyle fakirlerin cenazelerin deki katılımın farklılığından ve ses tonu değişikliklerinden iğrendiğim için. Karşı çıkıyorum!  Özerk bir yapı içerisinde kişilere, bilgileri ölçüsünde mevki verilmesi ve siyasetin gölgesi altından kurtulması için Diyanet Kurumunun, özerk bir yapıya kavuşması gerektiğine inanıyorum.

YORUM YAZ

ADINIZ SOYADINIZ:
YORUMUNUZ:

Diğer Yazıları

Evinde ölü bulunan doktora acı veda
1 / 15
BELLONA (AVN Center)

YAZARLARIMIZ

   

EN ÇOK OKUNANLAR

EN ÇOK YORUMLANANLAR

AKYAZI HABER

Arşiv Haber Arama

10 K Grup