Ne alaka demeyin. Gerçekten IŞİD'in orjinal twitter sayfasından bu manada bir tweet atıldı. Sebep de Dünya kupası gurup karşılaşmasında Arjantin'in İran'ı tek golle yendiği maçta golün sahibinin Messi olması.

İran Şii ya! Katolik olan Arjantin'in onları yenmesi sünnileri sevindiriyor, demek istediler.  Müminleri birbirine düşman etmek için hiç bir fırsatı kaçırmıyorlar. Araplar Osmanlıyı sırtından vurdu fitnesini, bizim içimizde nasıl yayıp, satın alınmış bir kaç kabilenin yaptıklarıyla  bütün bir milletin, düşmanımız olduğunu kabul ettirdiler. Araplar'ı da Türkler köpeklerine bile Arap Arap diye sesleniyor diye fitnelediler.

Şimdi de İran halkına; Teslis inancına sahip katolik Arjantin'in, peygamberi(s.a.s) bir, kitabı bir, Rabbi bir olan! Şii'lerden  Sünni lere daha yakın olduğu mesajını  veriyorlar.

IŞİD mensupları ve sempatizanları! Sizler,  Sünni falan değilsiniz , ancak sunni bir fitne ve siyonist maşası olabilirsiniz.

Hatırlatmak istemezdim ama maalesef yeri geldi. Salman Rüşti hani şeytan ayetleri diye bir kitap çıkartmıştı da İran'lı olan bu kafir hakkında İran şeriat devletinin kurucusu Humeyni, ölüm fetvası yayınlamıştı. Sonra bu zat Mosaad ve CIA tarafından korunmaya alınmıştı.  Eğer öldürülseydi, bu fetvaya bile hayranlık duyan Müslüman âlemi, İran'ın bu eylemi gerçekleştirmesiyle daha fazla birbiriyle yakınlaşacaktı. Buna engel olunmalıydı. Yoksa bir masonun hayatı daha doğrusu, Yahudi olmayan, miadı dolmuş bir insanın hayatı için ajanlarını riske atıp bu kadar masraf yapmaya değmezdi. Siyonistler için kapılarında bekçilik yapan köpekleri, bu tip figüranlardan çok daha değerlidir.

Mavi Marmara'ya saldırı sonrası İsrail'e yaptırım deniyordu. Bunlardan biri MİT müsteşarı Hakan FİDAN tarafından hayata geçirildi. 29 Mayıs 2010 da ki Mavi Marmara saldırısının akabinde 10 Mosaad ajanı,  İran'da deşifre olup idam edildi. İsrail Türkiye'yi sorumlu tuttu. İsrail gazeteleri o dönem bunu manşetlere taşıyıp, intikam istedi. Suriye'de yaşanan gelişmelerden sonra İran istibarahatı tarafından bu deşifre olayı ayrıntılarıyla İsrail'e bildirildiği, iddia edildi. Akabinde ABD tarafından yaptırıma maruz kaldık. Predatörleri(insansız avcı uçakları) vermediler. İyide yaptılar. Kendimiz yapmaya başladık. Sonra Aselsan'da  savunma sanayi projelerin de çalışan bazı bilim adamlarımız peş peşe intihar etmeye başladı. Kimi tek kurşunla kimi balkondan atılarak aslında öldürüldü. Tabi İsrail bunu yeterli görmedi. Hakan Fidan'ı istedi. Bunun için elinde ki en önemli argümanlardan  birini devreye soktu. Parelel yapılanma ve onun yayın organları,  harekete geçirildi. Gerçi harikiri yapmış oldular ama milletin sağ duyusuna çalınan bu maya tutsaydı.  Her şey çok farklı olacaktı. Gezi olayları bu oyunun bir parçasıydı sonrasın da Hakan Fidan'ın İran ajanı olduğu iddia edildi. Öncesinde Şubat ayında görevden alınmasını talep etmişlerdi. Hatta tutuklanması için harekete bile geçilmişti. Sonra seçilmiş hükümet hedef alındı. Bunlar da tutmadı. Olaylar biraz sakinleyince devletimiz, bu örgüt başını istedi. ABD'nin Dışişleri  Bakanlığı sözcüsü iki ülke ilişkilerini bir tarafa bırakarak bu adamın (Fettullah Gülen'in )kendileri için devlet ilişkilerinin de üstünde ne kadar önemli olduğunu ilan edercesine işinize bakın deyip, vermeyeceklerini basın toplantısında açıkladı. Apo'yu bile zamanın da satanlar, nedense Fettulah'a kıyamadılar. Çünkü daha onunla çok işleri vardı. Deşifre olmamış, gönül bağıyla bağlı, hipnotize edilmiş ona itaat edecek, bir çokları aramızda hala geziyorlar.  Zamanı gelince onlar da kullanılacaklar. Bunun için  Gülen'i kolay kolay vermezler.

 Bu oyunların her zaman  başka bir perdesi açılacaktır.  Çatıydı zemindi IŞİD' di senaryoları bitmek bilmeyecektir. Çünkü burası Ortadoğu! At izi it izine karıştığı, dengelerin  her an değiştiği ve menfaatlerin insan hayatından çok  daha fazla önemsendiği bir yer. Hiç bir devletin dostu yok. Çıkarları var. Çıkarlar çatışırsa düşmanlık var. Uyuşursa söz de dostluk var. Ve bütün bu oyunların karşısında devletimizin, her zaman milletimizin sağ duyusuna ihtiyacı var.