Levent SERDAR
Geçenlerde CHP genel başkanı, o çok bilinen genel müdürlüğünü yaparken akrabalarını memur olarak işe aldığı suçlamasıyla karşı karşıya bırakıldı.
Savunmasını ilk olarak; Bir kişi bile olsa diye verirken, sonra bu sayı sekize çıktı. 8 kişi olduğunu ispatlayın bende istifa edeceğim diye bir restleşme içine girdi.
Sonradan yanlış bir savunmada olduklarını anlayıp taktik değiştirdiler. Kendileri de uzunca bir listeyle geldiler. Bilmem ne; Ak partili Bakanın, sözcüsünün, milletvekilinin, il başkanının; Teyzesinin kızı, halasının oğlu, şusu busu diye sınavsız uyduruk şartlarla işe alınmasından dem vurdular.
Ben bizim Junior Ak partililere liyakat ehliyet vurgusu yaparken. Partinin ileri gelenlerinin, bu özenden yoksun olması karşısında kendimi mahçup hissettim.
Baktılar, iki taraf içinde işler iyi gitmiyor. Seninki benden daha kara muhabbetini bir tarafa koyup biri Paralel, öteki dikey diye yine geometri tartışmaya başladılar.
Anadolu'nun gençleri KPSS'yi kazanacağım diye ellerinde kalan son sermayelerini dershanelere verip bir çaba içerisinde memur olmaya çalışa dursun. Adaletin mumla arandığı ülkemde birileri tuttukları bal teknesini avuçlamaya devam etsin.
Cemaati de soruları çalıp kendi taraftarlarına vermekle suçladılar. Haksızlığın her çeşidinin bini bir para olduğu bir yerde nerede duracağına şaşırıyor insan.
Bu devran maalesef böyle süreceğe benziyor. Bireyler olarak herkes kendi bulunduğu işle konumla adaleti sağlamalı. Haksızlıklara karşı haksızlıkla karşı çıkmamalı. Öz eleştiri yapabilmeli.
Öyle oluncada susturmaya çalışıyorlar. Ya da patavatsızlık, tutarsızlık bazende mecnunlukla suçluyorlar. Deli divanemisin bak işine , seni ne ilgilendiriyor diyorlar.
Önemli olan; İnsanlara, arkadaşlarımıza, dost dediklerimize karşı değil, Rabbimize karşı mahçup olmamaktır. O yüzden gizlediklerinizi de açığa vurduklarınızı da bilen yaratanınızın huzuruna çıkıp, hesap vereceğimizi unutmamalıyız.