Bilal Soykan ve Osman Karaoğlan ve Hasan Akcan, HASAN YAZICI
YÖNYAP YAPI
Batakköylü Düğün Salonu

ADALET

2018-07-16 11:56:29
1907 OKUNMA

Halil AKAN

 Bismillahirrahmanir rahim.
 
İlkyazımda kısa bir giriş yaptığım, yeni yönetim ve yeni sistemden milletçe acil ve kalıcı çözüm beklendiğini düşündüğüm konuları tek tek detaylı bir şekilde incelemeye başlıyoruz. Seçim sonrası merakla beklenen son açıklamada sayın cumhurbaşkanı tarafından yapıldı. Yeni sistemle iş yapacak olan Yeni kabine, vatana millete hayırlı olsun. Bu konuya ilişkin tekbir cümle yazarak konuyu noktalamak istiyorum. Yine kâinatın sahibinin ifadesi ile yeni kabine ve onların atayacaklarına hatırlatmak isterim: “her kim zerre kadar iyilik de yapsa kötülükte yapsa hesabı sorulacaktır, o hesap gününden korkan halk için çalışır korkmayana azap melekleri bugünleri hatırlatır” daha fazlasına gerek görmüyorum. Gelelim asıl konumuza.
 
 Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir. Haklı ile haksızın ayırt edilmesi adaletle sağlanır. ADALET; dinimizin çok önem verdiği konulardan birisidir. “Hakkı teslim etmek ve kim olursa olsun eşit muamelede bulunmak” manasına gelir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahualyehi vessellem) efendimiz bu hususa çok dikkat ederdi ve şu sözü adalete nedenli önem verdiğini görmek için yeter artar bile “suçu işleyen kızım Fatıma bile olsa cezasını veririm”. Fert ve cemiyetlerin hayatı bu ilahî prensiple düzene girer. Adaletin ortadan kalkıp, zulmün hâkim olduğu bir cemiyette huzur ve güven kalmaz. Müslüman kimliği ile öne çıkan ülkemde adalet nasıl işliyor birde ona bakalım. Alacaklı-borçlu, kiracı-mal sahibi vs vs bunu çoğalttıkça çoğalta biliriz. Konu her ne olursa olsun, bir uyuşmazlık-anlaşmazlık durumunda kişilerden herhangi biri mülkün temeli olan ve sağlayıcısı devlet olan adalet’e müracaat ettiğinde acaba ne kadar yanıt bulabiliyor. Eğer adalet mekanizması,  ivedi bir şekilde haklıya hakkını, suçluya da cezasını veremiyorsa orada adaletten söz etmek mümkün değildir. Eğer, hala haberlerde 200 ncü olayında yakalandı diye haber duyuyorsak, eğer birileri kendilerince adaleti uygulamaya kalkıyorsa orada adaletin varlığından bahsedemeyiz. Korkum o dur ki, adaletin devletçe sağlanamadığı yerlerde herkes kendisini adalet kabul edecek ve kendince uygulamaya kalkacaktır. İşte o zaman bizim batıdan farkımız kalmayacaktır. Her alanda olduğu gibi kendi örf, adet, gelenek, görenek ve dini inançlarımıza göre kendimize has kanunlar yapmak varken gidip batının inancımıza uymayan, örfümüze kültürümüze uymayan yasalarını kanun diye alırsak mutlu ve huzurlu ülke olamayız. Biz Müslüman bir toplumuz ve Allah cc, gönderdiği kitap (yüce Kuran) ve peygamberi ile bize neyi nasıl yapmamız gerektiğini izah etmiştir. Müslüman devletlerin ilahi kanunlar varken batının uydurma, dine, kitaba ahlaka, örfe uymayan yasalarını tatbik etmeye kalkarsak Allah’ın yardımına değil gazabına uğrarız. Kendi silahımızı, tankımızı nasıl yapabiliyorsak, kendi adalet kanunlarımızı, eğitim metodumuzu vs her şeyi kendi özümüze kültürümüze uygun yapmalıyız. Bağımsızlık ancak böyle elde edilmiş olacaktır. Ecdadımızı altı asır bir birinden farklı ırk ve dine mensup topluluğu huzur içerisinde yönetmeye muktedir kılan özelliği adalete, dine verdiği değer değimliydi. Şimdi bütün batı dünyası yüzlerce bilim adamını gönderip Osmanlı arşivlerini inceletiyor ve öğrenmeye çalışıyor, “Osmanlı bunu nasıl başardı” diye. Tarihimizde, geçmişimizde onca güzel örnekleri mevcutken onu güzelce uygulamış sahip çıkmış ecdadımız varken, adalet yasalarını gidip ecnebilerden almaya çalışıyor olmamız sizce de manidar değil mi?
 
Evet, öncelikle ve acil bir şekilde, hem de geniş bir siyasi katılımla dürüst insanların korkmadan yaşaya bilecekleri, suçla, sahtekârlıkla geçinen, halka zulmedenlerin korkacakları eşit suça eşit ceza verecek adalet kanunlarının çıkartılması ve uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir. Bence adalet sağlıktan da, savunmadan da, üretimden de daha önemlidir. Öyle kanunlar yapılmalı ki, suç işlemeye teşvik edici değil cesaret bile edemeyecekleri ölçüde ağır olmalıdır. Kirasını ödemeyen kiracı kanunlar benden yana beni çıkaramazsın diyebiliyorsa, birileri birilerini silahla baskın yapıp zarar verebiliyorsa, ülke tarihinde kara leke olarak geçen 15 Temmuz olayı gibi olayların, gezi olaylarının 17-25 aralık olaylarının yaşanmaması isteniyorsa adalet diyorum. Batı uydurmuş bir basın özgürlüğü diye bir şey, yalan haberler, iç kargaşa çıkaracak girişimler serbest, yok öyle bir şey burası Türkiye. Bu vatana15 temmuzda bomba yağdıranlar, halkın üzerine tank sürenler, kuş avlar gibi nişan alarak silahsız halka mermi sıkanlar, uçak savarla yukardan mermi yağdıranlar, meclisi bombalayanlar, terörü açık destekleyenler, sudan bahaneler ile işyerlerine zarar veren, kamu mallarını ateşe verenler, halk otobüslerini yakanlar, insanları sahte gıdalarla sağlığı ile oynayanlar, ticari alış verişte insanları mağdur edenler korkmuyorsa, yaptıkları yanlarına kar kalıyorsa adalet bunun neresinde. Bunu halka yapanların en ağır şekilde cezalandırılması gerekmez mi? Ağırlaştırılmış müebbet hapsi yeterli olmaz, olmamalı, sen cana kast ettin seninde cezan idam olmalı denmeli. Yeni kabinenin her bakanı kendi sorumluluğuna giren ülkemin sorununu çözmek için çalışırsa bu ülke o zaman zalime korku mazluma umut olacaktır. Yok, eğer gerçek hayat değil de sanal işlemlere bakarak yönetim söz konusu olursa daha kötü günler bizim kapımızda olacaktır.
 
 Not:  sözüm meclisteki milletvekillerine, Mehmetçik canından olma pahasına dağda terörle mücadele ederken, siz bir avuç terör destekçisine neden haddini bildiremiyorsunuz? O terörü açıkça destekleyenlere bu milletin kaynakları ile neden maddi imkân sunuyorsunuz?  Yasa çıkarmak elinizde değil mi? İşte ben böyle bir adalet için acil gerekli diyorum. Birileri çıkıp teröre destek çıkacak açıklamalar yapacak, polise, askere meydan okuyacak birde bu milletin imkânlarından yararlanacak nasıl bir adalettir bu bunu da mı halk çözmeli? Konu çok uzun lakin özü şu dur ki; adalet adil olmaktan gelir. Her olayda doğru bir tanedir onu bulmak haklıya hakkını vermek o kadarda zor ve çetin olmamalıdır. Kalın sağlıcakla.
 
Yazımı yine her Cuma hutbede hocanın söylediği şu ilahi uyarı ile noktalamak istiyorum;
 
“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.“

YORUM YAZ

ADINIZ SOYADINIZ:
YORUMUNUZ:

Diğer Yazıları

Bakan duyurdu 47 ilaç daha geri ödeme listesine alındı
1 / 15
İstanbul Outlet

YAZARLARIMIZ

   

EN ÇOK OKUNANLAR

EN ÇOK YORUMLANANLAR

AKYAZI HABER

Arşiv Haber Arama

Akgün Restoran