Sancak kelamı türk-islam dünyasının hafsalasında ceng  ve fetih  kelamlarından ayrı düşünülemez sultan Alparslan’ın, Selahattin Eyyübin’in, sultan baybarsın ve o mübarek Süleyman şahın uğrunda savaştığı ideallerin küffarca er meydanında görüldüğü yegane sembol o mukaddes beze işli renk ve yazılardan müteşekkil olan  mübarek islam sancaklarıdır.

Ümmeti her daim bir ve beraber kılan gölgesinde birleşilerek kafirle cenk edilen, düşmemesi için en  baba yiğit gençlerin seçilerek muhafazalarına emanet edilen  kutsal bir nişanedir sancak.
Günümüzde ümmetin ortak bir sancağı olmasa da yaşanılan ortak geçmişin izleri hala hafızalardaki tazeliğini korumakta ve bizlere istikamet adına bir yol göstermektedir. İstikamet denince ona en fazla ihtiyacı olanları es geçmemiz düşünülemez.

Genç zihinler, genç dimağlar maalesef içinde bulunduğumuz bu fitne döneminde istikamet yoksunu bir halde adeta dalgalı denizde yolunu kaybetmiş bir gemi edasıyla gezinip durmaktadırlar.
Gençlerin güvenli bir limana olan ihtiyaçları , dingin sulara olan özlemleriyse çatlamış dudaklarından, arayış içindeki gözlerinden yakinen anlaşılmaktadır.

Bu ihtiyaçtan hareketle bu gençleri kendi limanlarına çekip arzu ettikleri sükunun kendilerinde olduğunu söyleyerek onları kör kuyulara hapseden onları devlet ve millet ekseninden uzaklaştırarak ümmet bilinci yerine kahrolası bir camia bilinciyle hareket ettiren, onları adeta lanetli hasan bin sabbah’ın askerleri gibi afyonlayan ve maalesef istikametten kopararak  modern birer köle haline getiren bir  masonik yapı ümmetin manevi sancağı olan bu aziz yurdu akla gelmedik belaların eşiğine sürüklemiş, milletin feraseti sayesinde şimdilik bu bela def edilmiş olsa da tekrarının yaşanmaması adına en mühim yerden, yani gençlerden hizmete başlanmalıdır. onların aydınlatılması ve bu şer şebekesinin eline düşmelerinin önlenmesi salt bizim içinde değil alem-i islamın kurtuluşu için büyük bir zaruret halini almıştır.

Sultan Alparslan’ın şanlı ordusunda Malazgirt steplerinde küffara karşı cenk ettiği hayali kurması gereken, şanlı Fatih’in ordusunda gemileri Haliç’e indiren, Yavuz selim hanın ordusunda farsileri kahr-u perişan ettiğini düşleyen kemale ermiş bir gencin  ‘kızıl elma romaır’ demesi, ecdadın yarım bıraktığı ideali uğruna kendini ilimle irfanla yetiştirmesi, tam bir aksiyon adamı olarak bulunduğu yerde iz bırakması beklenmelidir.
ecdad bakiyesi kerkük,şam batum selanik üsküp ve daha nice kadim islam şehirlerinin kiminde bugün çan  kimindeyse maalesef top ve kurşun sesleri ezan seslerini bastırmakta ve Osmanlı coğrafyasındaki bütün insanlar saadet neslini düşlemektedir. 

Peki ne yapmalıda hayal kuran gençler idealist nesiller yetiştirebiliriz. Gençlerimizi bu hedeflerinden uzaklaştıran onları parya haline getiren batı eksenli bir hayat ideali olan, sahte kardinal ve onun azgın güruhundan gençlerimizi nasıl koruyabiliriz.

Evvela Ümmetçiyiz diyen tüm kesimleri bir şura düzenleyerek bir araya getirmeli ve aralarındaki husumetlerin yaşadığımız fitne döneminde rafa kaldırılaması elzemdir. bu ortak şura ortak bir çalışma metodu geliştirmeli ve ayrı ayrı güçlerin heba edilmesindense Akyazı ölçeğinde iş yapacak yeni ve esaslı bir  gençlik örgütlenmesine gidilmelidir. Bunu yaparken siyasi iklimin anlık değişimlerinden etkilenmeyecek isimlerin seçilmesi mühimdir. Flamaların farklığına bakılmayarak ortak noktaların üzerinde durulmasına gayret edimeside olmassa olmazdır zira fitne çıkaracak siyasi söylemler ve parti asabiyetleri bu güzel ideali daha başından yok edip varolan açmazları derinleştirebilirde.

Bu sebebe bu yapının idamesi için saygın ve siyasal retoriğin esiri olmayacak, isminin ağırlığı herkesçe malum olan ve tüm kesimlerce benimsenebilecek bir ismin önderliği şarttır.bu ismin kendi ekibini kurması için imkanlar oluşturulmalı ve bismillah demek suretiyle akyazı genelinde yeni bir irşad hareketi başlatılmalıdır. kıymetli dostlar,Samimiyetle Bismillah deyin ve işe koyulun emin olun gerisi gelecektir. selam ile...

Selam ile...